Yasaktın Sen Bana
Yasaktın sen bana,
Girmemem gereken kapıların ardında saklıydın. Kalbin gibi mesela, Bir arkadaşa bakıpta çıkamazdım.. Gözlerinin sahibi vardı, ellerinin de.. Ellerini bir kere olsun tutamadım; Hissedemedim hiç sıcaklığını, Hissedemedim asla yumuşaklığını.. Sadece gözlerine bakabildim birkaç saniye. Günahsa günah dedim ulan! Zaten yandım bir kere cehennem ikliminde.. Bu yüzden Yanaklarım kızardı önce, Utandım.. Aşka geç kalmak, Ayrılıkta gidenin arkasından kalmaktan daha zormuş, Anladım.. Kırıldım işte.. Duyun sesi çıkmasa da kırılışını kalbimin Ya da kalemimin Çıkan çıt sesiyle.. Kalp kırılsa da yaşıyor insan, Kalem kırılsa da yazıyor.. Yazdıkça acıtıyor ama canı, Yazdıkça deşiyor kabuk bağlı olsa da yarayı Ve kanatıyor, kan akıyor sonra.. Kırmızı.. Dudaklarına yakıştığı kadar Yakışmadı hiç yaralarıma.. ’Öp de geçsin’ bile diyemedim, Yasaktın sen bana.. Ahmet Kastancı |
Girmemem gereken kapıların ardında saklıydın.
Kalbin gibi mesela,
Bir arkadaşa bakıpta çıkamazdım..
Muhteşem bir başlangıç. İki basit cümlecik ve iki basit cümle. Ama şairim bu cümleleri o kadar güzel ve o kadar ustalıkla yanyana getirmişki defalarca okudum ve doyamadım tadına.
Baştan sona kadar aynı ustalıkla, aynı coşkuyla devam etmiş şiir. ÜStadımı yürekten kutluyorum.