)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-434-)(-)(-)(
*************************************************************************
Söz Mücevher Olsa Söz mücevher olsa bende yok yeri Mana eleğinde elenmeyince Akıl kılıç olsa kesmez peyniri Zamane çarkında bilenmeyince Dünyayla ay güneş bu nasıl etki Bu hareketlere kim verir yetki Kainatta olan sayısız bitki Yeşermez ki yağmur çilenmeyince Neden kuvvetlidir vücutta bilek İnsanlar tanedir dünya bir elek Her zaman da kabul olmaz ki dilek Şükredip Allahtan dilenmeyince Yusuf bilmek gerek ilimden fenden Derler ki huy geçer insana kandan İte yal yaparlar su ile undan Ama karnı doymaz yalanmayınca ****************** Yusuf Sayatoğlu ****************** 1960 yılında Kars İli’nin, Selim İlçesi’nin, Darboğaz köyünde doğdu. Asıl adı Yusuf Yıldız’dır. İlköğrenimini köyünde, ortaöğrenimini Adana’da, yüksek öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Ailesinde hemen herkes türkü söylediğinden küçük yaşlarda müziğe ve halk şiirine ilgi duymaya başladı. Aşıklık geleneğini öğrenmesinde ise ilk ustası olan dayısı Aşık Mustafa Çileli ve İlhami Demir’in yardımı oldu. Ortaokul yıllarında, flüt, kaval ve bağlama çalmaya başladı. Daha sonra zurna ve mey çalmayı öğrendi. İlk şiirini lise yıllarında yazan Sayatoğlu, ağırlıkla güzelleme, eğitim, sevda, dini ve politik konuları işlemektir. Aşıklık geleneğinde anlatılan birçok hikayeyi de okuyan ve öğrenen Sayatoğlu, Mürsel Sinan ve Saim İstek’le birlikte bir albüm hazırladı. Aşık Sayatoğlu Konya Aşıklar Bayramı da olmak üzere birçok yarışma ve şenliğe katıldı ve değişik ödüller aldı. Şiirleri değişik yerlerde yer aldı ayrıca bitirme tezlerine konu oldu. Aşık Yusuf Sayatoğlu’nun şiirlerinin bir bölümü »Hasret Nağmeleri« (1999) adıyla yayınlandı ************************************************************************* )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-434-)(-)(-)( Beladan her zaman uzak durmalı Bulurmuş çevreden dolanmayınca Canlı cansız her şey biter mutlaka Her şeyin arkası ulanmayınca Gürs kalkan sesleri er meydanında Mertlik yatar koç yiğidin kanında Kılıç da küflenir bil ki kınında Bir kılıç, kılıçla bilenmeyince Gülmek de gerekli bu tabiidir Kimisi şakacı kimi harbidir Bazan da şakalar ilaç gibidir O şaka cıvılıp, sulanmayınca Bazan Rüzgar ile toza bürünür Her canlı doğada suyla arınır Her suyun mutlaka dibi görünür O su kirlenipte, bulanmayınca Hiç bir şey aslında değildir kolay Merkezin çevresi imiş bak dolay Akıldan çıkmazmış her türlü olay İzan, hafızadan silinmeyince Arayan mutlaka karşılık bulur Vuslatsız aşkları bilenler bilir Sevdiğin uğruna ölsen ne olur Meğer ki şu bahtta gülünmeyince Lüzumsuz türküyle elem kalır mı Müzik dinlemeyen aşkı bilir mi Duvardaki sazdan fayda olur mu Ele alıp şöyle çalınmayınca sADIK DAĞDEVİREN AŞIK LÜZUMSUZ |