VERİLMİŞİM ZAMAN`A DOST..!
]
ZAMANA DOST..! Gizli yaralarım, Bazılarım var dostum diyemediğim. Zahmetin incisi oldu yüreğim, Dilimin dermanı kesik. Mahpusların serindeyim. Suçum insan olmak, İnsandan doğmak. Ne kader Ne de felek olmazımdaki. Kuldan gelen, Yalan dolan sahte idrak. Sahte dostlar, Kara yollar, Yalancı tuzak. Gerçek zamanlarda yaşanan, Usta kahpeliklerdeyim. Gözlerim de fer Yüreğimde kor kalmadı, Dağıldım be usta. Kesik kesik dağıldım. Dağıtıldım. Bir dertlerim, Bir de tuz basılmış, Onmaz yarlarım var. Keşke ad koymasaydın. Olurmuydum bu ömürde bahtiyar. Ergen yaşa yakışmadı inan, Zavallı bu ihtiyar. Dermansızım. Dizlerime çökünce intizar, Azar düşmanım, Ölümüne azar. Ayaz, buz kesmiş sevdama bu yürek, Öfkesi var; Dağ taş ağlasa da azar. Yazar ömrüme kader, Gelir keder, Ve ben dayanamam. İsyanım, tüm doğan aya yıldıza, Geldikçe adı, Boğazıma düğümlenen o hayırsıza. Adını adalet koymuştum. Bin yıla tekabül. Of.. of. Şimdi duvarlar set olmuş Yetmiyor bu ömür Bunca hainle savaşa Kabusu olmuş ömrümün Yırtılıyorken önünde can evim Yok eder, Elinde ama vermez dermanım Seçili gelmiş önümde Bunca kahpelikte arsızım Kızgın, birde öfkeliymiş fermanım Askılarda misli misli Adımı haykırıyor Tanımadığım yaslarım Yüreğim aslan amma Küle dönmüş göz bebeğim Zalimin zulmüne yetmiyor gücüm Yollarını bilemediğim Kaderin cilvesinde Ağaran bir baş Yaralı bir döşteyim Pençesine düşmüşüm gülüm, haberim yok. Zafer diyor zalim, gülüyorken kader. Çaresizlikler deminde ömrüm Erken gelmiş diyor şu vahim ölüm Zamanın inadında boğulmuş Makus günüm Talihim yerlerde Adım bile okunmaz İdamlarım varmış bilmediğim Gayri sus puslarda yenilmişliğim Yolum aymaz yarı geceleri Gitmişim ay yüzüne tutunarak Kabul buyrulmuş defterim Görgülerle dürülmüşüm Mahpus damlarına bekçi durmuşum Enkazlardan çatısız evler kurmuşum Kan yerine ağı verilmiş hücrelerime Geveliyor felek ismimi Çıkaramamış, geçmişten saklı kastını Duldasız kalmış ömrüm Yüreği titriyor bülbülün Dili suskun ya gayri Gül eder mi diyor böyle zülüm Zaman gafil, zaman makûs Yalana dem vurmuş Dirileri eliyor ölümün kuytusunda Zaman; yolunu şaşırmış bir dağ tavşanı Ölümü dost tutmuş be dostum Sevdaya ihanet var Yalanın riyanın yurduna gelmiş zaman Ve zilzurna gafil Gel diyor düsturuma gel Nam benim, hesap benim Aya güneşi salan, günü geceden seçen Sudaki balığı sır eden Mabedin, mahşerin benim Ömrünü sır edip seçen Gözünün ucunda sel benim Gel dedim gel Yeter. Ömrüme bir de sen gel Haydi, durma, vur gayri Çarmıhları dikme zamanı Namerdin önünde dik yüreğim Yüreğin kor bileğin gür olsun Gözümün ucunda Susadığım aşklarım vardı Aşklarım vardı unuttuğum Yakıyor suda bastığım her adım Seğiriyor yok olan umutlarım Ağlıyorsun, biliyorum seni dostum Bir adın geldi hatırıma Gülü suya saldığım pınarlarımda Bir de söylediğin dost türküler Şimdi ağlıyor anılar Adımı çağlarken kara sular Güllerimizi kokluyorken damlalar Seni beni türkümüzü söylüyor Uzun dağların ardından, uzanan uzun dağlar Kurda kuşa söylüyor Bizi seyrederken güne dünden kalan Çok uzakları söylüyor |