SESİM CEBİMDEtarih kadar eski suskunluğum bundan dolayı yaşıyorum zaman zaman bundan dolayı ölüyorum çoğu zaman yirmi bir yıl önce on dördündeyken daha mevsim taze bahar ay benimle akran akşam yemeğinden hemen sonra daha kalkmamışken dedem sofradan büyük bir gürültüyle dövüldü o saatlerde hiç vurulmayan kapımız babam kalktı kapı açıldı yasal kıyafetli onlarca adam yasal kimlikleriyle ve kirli ayakkabılarıyla destursuz giriverdiler içeri ve yasal haklarıyla bağırmaya etrafı dağıtmaya başladılar bizler mi suskunuz yasadışı zannederek kendimizi belkide suçlayarak biribirimizi gözlerinden ve dilinden öfke kusan biri ve ondan ayrılmayan biri daha aldılar beni babamdan izinsiz yasal sireniyle korkular saçan araçlarına attılar yaka paça ilk kez izin almadan çıkıyordum evden ilk kez içimde korkularla ağlamaklı uzaklaşacaktım kendi evimden ve sepete atılan bir sebze gibi hissederek kendimi ilk kez sessiz kalmıştı babam gidişime ilk kez babamın suskunluğundaki çaresizliğe yanmıştı canım mümkün oldukça önünden bile geçmemeye gayret ettiğim karakolun içindeydim şimdi korkuyordum annemi özledim ağlamak istedim ağlayamadım bir kaç kağıt koydular önüme "bunları imzala ve çık git" dediler arkadaşımdan duymuştum abisini götürdüklerinde ona da bir şeyler imzalatmışlar ve yıllarca hapislerde kalmış sırf o imzadan dolayı yapmadığı şeyleri yapmış gibi göstermişler hâla içeride o imzanın cezasını çekmekte onu hatırladım "nedir bu kağıtlar"diye sordum "burada soruları biz sorarız" dediler "imzala seni gönderelim" dediler "imzalamam" dedim "imzalamazsan döveriz" dediler imzalamadım dövdüler bir iki üç ........ ve küçük daracık bir odada açtım gözlerimi hücreymiş adı soğuk ve karanlıktı her yerim ağrıyordu midem bulanıyor ayakta duramıyordum nereye dokunsam acı hissediyordum açtım aç değildim susamıştım içemezdim ağlıyordum sessizce üşüyordum ne olmuştu neden buradaydım kimdi bu adamlar ne istiyorlardı benden neden bu kadar öfkeliydiler ben ne yapmıştım bunlara hiç birini tanımazdım ki neydi bana kızgınlıklarının sebebi ................ çıkardılar beni hücreden bir kaç saat sonra dört yada beş kişinin arasına aldılar beni "getirin" diye bağırdı biri birini getirdi ayaklar karşımda durdu başım eğikti bakmaya korkuyordum "kaldır başını" dedi kükreyerek aynı adam irkilerek kaldırdım başımı inanamadım gözlerim yanıltıyor olmalıydı beni arkadaşım arkadaşım vardı karşımda sevinsem mi ağlasam mı bilemedim ağlayıp boynuna sarılmak istedim yapamadım yapamazdım ayakta zor duruyordu yüzü gözü mosmordu elleri balon gibiydi ayakkabıları ayaklarına sığmıyor olmalıydı ki arkalarına basarak giymişti yüzüme baktı beşını eğdi utandı ağladı ve sustu kükredi biri daha "hangisi ulan dedi" kaldırdı başını arkadaşım "bu" dedi kısık bir sesle "hangisi" "git önünde dur ve işaret et" dedi adam öyle yaptı arkadaşım geldi durdu karşımda "bu" dedi elini uzatarak bana "ne oluyor" diye sordum sustu eğdi başını utandı alıp götürdüler onu beni yanlarına aldılar "öt şimdi" dediler ben ötmeyi bilmiyordum ki söyledim onlara da "ben ötemiyorum ki polis abi" dedim güldüler sever gibi yapıp tokatladılar "konuş ulan" dediler "ne konuşayım abi" ürkek ve kısık bir sesle "artık teşhir oldun oğlum anlat bize her şeyi neler yaptınız" "onun kalemini ben çalmadım abi arka masadaki hasan aldı" "yemin ederim ben almadım polis abi" yine güldüler ne demiştim ben neden gülüyorlardı "sen bizimle dalga mı geçiyorsun lan" deyip üstüme çullandılar vurdular yere yığıldım hiç bir şey düşünemiyordum sadece küfürleri duyuyordum acıyı bile hissedemiyordum her yerime yumruklar tekmeler ve joplar değiyordu ağladım yalvardım nafile yarı baygın hücremdeydim yine uykum vardı uyumak istedim uyuyamadım o gece dokunmadılar arada bir evime gidiyordum anneme sarılıyordum okulda oluyordum bazen arkadaşlarımla oynuyordum biri bağırıyordu hücreme geri dönüyordum ışıksızdım hâla üşüyordum ertesi gün yine aldılar beni karanlık bir yere götürdüler yada ben öyle sanıyordum sandalye sandığım bir yere oturttular beni bir şeyler bağladılar el ve ayak parmaklarıma sonradan öğrendim ceryen dedikleri şeymiş bu "anlat şimdi" dedi biri "bu sefer anlatmazsan ölürsün" ben hâla bir şey anlamıyordum "neyi anlatayım abi" "bildirileri anlat mesela "dedi "bildiri nedir polis abi" diye sordum "arkadaşınla dağıttığın kağıtları anlat ulan" diye bağırdı "o kağıtları size kim verdi kimlerle dağıttınız" şimdi hatırlar gibi olmuştum bir kaç gün önce newrozda topladığımız kağıtlar olmalıydı "o kağıtlar yere saçılmıştı arkadaşlarla birlikte topladık onları sonra da gemi yaptık onlarla uçak yaptık" "sizin olduğunu bilmiyorduk polis abi" dedim çocuk masumiyetimle birden tüm vücudum yanacak gibi oldu avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım canım çok yanıyordu titredi bedenim sandalyeden düşecek gibi oldum deprem oluyormuş gibi sallandım bağırdılar tekmelediler ağlıyordum annem geldi elimden tuttu boynuma sarıldı ağladı uyandırdılar sordular söyledim aynı şeyleri doğruları yani inanmadılar bir daha yandı bedenim bir daha titredim bir daha seslendim babama beni buradan alsın diye tekme tokatlar joplar bir iki üç ........... yine hücremde açtım gözlerimi halsiz bitkin ağlamaya bile gücüm olmadan kıvrıldım daracık yere hücremi sevmeye başladım nisbeten dışarısı daha kötüydü burada dayak yoktu küfür yok ceryen yoktu soğuktu karanlıktı ama sadece ben acılarım birde düşlerim vardı söylediğim hiç bir şeye inanmadılar ben söyledim onlar güldüler ben söyledim onlar dövdüler ve sustum onlar sordu ben sustum onlar dövdü ben sustum aç kaldım sustum üşüdüm sustum annemi özledim sustum bir tek türkü söylerken çıktı sesim kendime bile konuşmadım sustum on iki gün kalmışım orada on iki ay on iki yıl on iki asır evime vardığımda yarım gibiydim ne elim tutuyordu ne ayaklarım bütün vücudum morarmış her şeyden ve herkesten korkar olmuştum ve öfkeliydim neye kime ben de bilmiyordum çok uzun zaman sonra toparlanabildim bir ayağımdan topallayarak ceplerim taşlarla dolaştım çocukluğum boyunca en çok taşı ben atıyordum eylemlerde en büyük olanları ben ayağımın hesabını sorarcasına ben hâla susuyorum taşları boşaltıp ceplerimden kalemi koyarak onların yerine haykırıyorum şimdi bütün kelimeleri topladım insanlığa dair sesim cebimde duyuyor musunuz? yılmaz YANARDAĞ nisan 2012 IĞDIR |
dışarısı daha kötüydü
burada dayak yoktu
küfür yok
ceryen yoktu
soğuktu
karanlıktı ama
sadece ben
acılarım
birde düşlerim vardı
Saygiyla......