UYUYAN RUHLAR
Ay, Gün ve Yıldız’dan damlardı kanların;
Denizlerden Dağ’a, Gök’lere uzanırdı kolların. Umarsız sancılarda şimdi dokuz kavim olup geçtiğin yer; Ne yârı yâr, ne ayarı ayar; Duaları tükenmiş; Bitimsiz intizarda… Fırlattın üç okunu sol yanına, Üç yayını sağ yanına karayerin; Attın bereni göğün rüzgârlarına; Gözlerin bitkin ve dalgın şimdi koca bir kuşkuda… Gör ki daha kimler uykuda… Kır şu beşiğini yiğidim günler çok oldu geçeli; Yedi kurt parçalıyor yıldızını göklere uzan artık… Rüzgâr gibi estiğin büklerinde çamların; Yanmış, cehennem ateşinde kül olan umut gibi… Yağız yerinde sisli kubbesiyle ağlıyor ocakların… Ak yerde akça ağaç biter mi, olurmu hiç… Uyandır duru suların uyuyan ruhlarını; Şahlandır dizginlere vurulmuş küheylanını… Gör ki daha kimler vardı arkada; Gör ki daha kimler uykuda… Hey yiğidim! Üç kat çıkıpta göğü Doyasıya içtin mi simli sarı bir kadehten aşkları… Doldurdun mu Ak Ananın ak sütünü göğsüne… Dikeniyle sevdiğin gül yaprakları avucunda Kızgın çöl kumu gibi ufalanıyor artık… Ah şu sol yanından yaralı, Sağ yanından kırılmış cesaret… Ah şu bulanık taşkın suların avazı sus artık! Çevreni güneşli yâr nerdesin? Aşksızlık, unutulmuşluk, Ah şu sefillik ne gezersiniz delicesine! Zalim bir ninnide, sırnaşık bir şarkıda Gör ki daha kimler uykuda… Kimdi vuslat namelerini kuşların kanadında okuyan… Hangi çölün ılgınıydı deniz gözlerde sakıyan… Ne Altın, ne Bronz, ne Demir Çağında Hâlâ çırpınır bedenler kara bir Taşın altında… “Gök yıkılmış, yer çökmüş” Gece kadar sessiz yağız yerin, berrak suyun ruhları… Devran ne yana bilinmez şimdi… “Akşehir üstünden giden o kağnılar” ağlıyor “Ayın altında giden o kadınlar” ağlıyor… Kabullendik baş-göz üzre herşeyi Ensede iki başlı ejderha soluyor; Ah yiğidim bize neler oluyor… Bize neler oluyor… Osman Aktaş |
Günümüzde güncelliğini daha bir süre koruyacak gibi görünen mesajı güçlü şiirinizi içtenlikle kutlarım Osman Hocam.
Sizinle burada karşılaşmak ne güzel!...
Daha nicelerine. Saygılarımla.