SANAL ÇAPKINLARA!
/Çoğu p(u)rofil gizli, belirsiz adı sanı
Bakalım kendisi mi, koymuş ama bir resim? Binbir türlü yalanla yakıyorlar çok canı Hele bir sesleneyim belki duyulur sesim./ Burası bir âile herkes kardeş ve bacı Yıllardır buradayım, bunu hep böyle bildim İnsanın kardeşine göz koyması ne acı Yapanları duyunca çok şaşırdım, irkildim Böylesi hareketler uymuyor bu yapıya Ey av arayan çakal! Haydi başka kapıya. Gizleyip şer yüzünü arkasına bir camın Sen ey lağım faresi! Aslan gibi kasılma Yoksa eğer reelde dans edecek bir dam’ın Hiç boşuna burada bayanlara asılma Demek ki yok sevecek, güvenecek bir yanın Demek adam değilsin, demek ki bozuk kanın. Zannetme sen çobansın diğer insanlar koyun Birgün mutlaka söner yalancının cakası Belki bu yaptıkların senin için bir oyun Bahsedilen şey namus, yok bu işin şakası Göz koymak yakışır mı başkasının arına? Bırak çapkınlığı da git sâhip çık karına. Size selam verene dikkat edin bayanlar İyi olmayabilir hepsinin de niyeti Az mı duyduk aldanıp yuvasından cayanlar? Ağır olur ufacık bir hatânın diyeti K(ı)lavyenin yazdığı herşey gerçek sanmayın Evlidir "bekârım" der, yalanlara kanmayın. Son günlerde inanın şokları yaşıyorum Birkaç kendini bilmez biraz abartmış işi Bu nasıl bir zihniyet? Vallahi şaşıyorum Kendine âşık sanmış her selam veren kişi! Reelde olmasa da yüzüne dönüp bakan Bir över ki kendini, sanırsın Tarık Akan! Bazıları da var ki dilde Allah kelâmı Şiirlerinde bol bol fetvâ verirler beyler Onlar çıkar olmadan aslâ vermez selâmı "Allah bir karı dört" der haramı helâl eyler! Çok severler göbeğe Hakk kelâmı yazmayı! Onlar vurur bu dînin temeline kazmayı. /Düşmektense belirsiz bir hayâlin peşine Onun kıymetini bil, sıkı sarıl eşine Senden ilgi görmezse hüsrâna dalıverir Boş koyduğun gönlünü başkası çalıverir Bıraksın elâlemin kaşın gözün karasın Herkes mutluluğunu yuvasında arasın./ . |
Sizi böyle bir şiir yazdığınız için kutluyorum öncelikle.
Zira şiir kulvarında bu tür şiirler yazıp gerçeklere parmak basmak medeni cesaret gerektirmektedir.
İnternet ortamının azizliğine uğrayanlardan biri ve zaman zaman baba, zaman zaman abi, zaman zamanda hoca/evliya/ilahiyatçı kisvesine bürünen bu zevatlardan çok kalleşlikler gören biri olduğum için şiirinizdekki feryadı duymakta hiç zorlanmadım?
Kısa süre önce ben de Pazarlar Pazarında AlınırAşk Satılır isimli bir yazıyla hislerimi ifade etmiştim.
Okumamışsanız girip okumanızı öneriyorum size.
Ve Sevgili kardeşim ne acıdır ki o yazıda kaleme aldığım herşey bizzat benim çok yakın dostlarım tarafından yaşanmış, benim de yakından şahit olduğum gerçeklerdir.
Başkasının namusuna, şerefine yan gözle bakıpta kızı yaşındakilere askıntı olan, onları canından bezdiren, sonra da kendi peşlerinde koşuyor imişçesine lanse eden mahlukların varlığına şahit oldum bu ortamlarda. Türlü entrikalarla! Türlü türlü oyunlarla aramızda hala yaşamlarını idame ettirmekteler!
Her Allah diyene inandığımız, her sakallıyı Çelebi sandığımız için bizde hiç mi suç yok? Suçun büyüğü elbetteki bizde.
Biz kurtuldukta ya bu kimselere hala hoca, üstad gibi payeleri reva görenlere ne demeli? İnanın çok üzülüyorum.
Bunu yaparken kılıktan kılığa dolaşıp (bakınız: Yusuf Niyâ Karabasanoldi?) aramızda girmeye devam ettiler. Anlatsam kulaklarınıza inanamayacağınız bir sürü senaryo!
Yıllarca sırf bu hastalıklı yürekler üzerlerine alınacaklar diye türlü yerlerde yayınlanan şiirlerini internette paylaşamayan bacımlarım, kız kardeşlerim oldu benim.
İnsanların namuslarını arsızca çarşaf çarşaf neşretmeyi üzerlerine vazife bilen bu kişilerin bacılarına, karılarına, yeğenlerine ve çok yakında doğacak olan torunlarına(!) aynı şeyler yapılsa tavırları ne olurdu çok merak ediyorum!
Ama bildiğim ve öğrendiğim bir şey daha varsa o da etme bulma dünyasıdır.
KİM NE EDER KENDİNE, DÖNER YİNE KENDİNE diyen atalarımızın bir bildikleri, gördükleri var elbet.
İmdi değerli kardeşim
bu kimseler Allah'ın yüce kitabımıza koyduğu kutsal isimleri yargılayacak,
şiirlerinde nefsi çıkar ve menfaatlerini Havva anamızın adıyla, Züleyha anamızın adına kin ve nefretlerini ön plana çıkaracak kadar ileri götürmüşlerdir işlerini.
Bir yanda yüce kitabımızın övdüğü, soyundan geldiğimiz analarımız(İnşallah bunlardan şikayetçi olsunlar)
Diğer yanda ise dokuz ay kaya kovuğunda yatmışçasına salyalı ağızları, binbir suratları ile kadını ikinci plana atan ve dedikodu ile, iftira ile, aile saadetlerini bozmak ile beslenen soysuzlar.
Acaba sanalın bu ak saçlı, ak sakallı, binbir surat, sübyancı çapkınlarına/sapıklarına itibar eden
Onlara üstat, hacı, hoca payesi veren
Dişlerini çıkartarak kızları yaşındaki kadınlara şiir adı altında belden alta vuran bunları aramıza alan bizlerde
HİÇ Mİ KABAHAT YOK, DÜŞÜNMEK GEREK DERİM.
Kusura bakmayın kardeşim zira bu edepsizler yüzünden çok zarar gören seçkin insanlar tanıyorum. Bir iç dökümü oldu bu.
SAYGILARIMLA....