Bana Sorma
İnsan olmayı çoktan unutmuş,
Onlarca kalabalıklar arasında Yalnızlığa hüküm giyişimi Bana sorma! Bana sorma ne olur. Anlatamam! Acıdan çırpınan, yüreğimin halini Bir görebilsen. Boğazıma düğümlenen hıçkırıklarımdan Acze düşen kelimeleri Ve Kifayetsiz kalan cümleleri, Bir anlayabilsen… Bir duyabilsen! Arşa dayanan feryatlarımı. Bana sorma ne olur beni. En azından; Yalnızlığımı paylaştığım kaldırımlara, Hıçkırıklarımı yedirdiğim, sokak lambalarına Ve Bir de sokaklara sor beni… Ama bana sorma! Bir yetimin başını okşarcasına, Saçlarımı, samimiyetle okşayan. Dostluğunu ve serinliğini İliklerime kadar hissettiğim. Esen yele sor. Dağlara! Taşlara! Yollara! Sor beni. Sor ki; Söylesinler sana… Karanlık ve soğuk gecelerde, Gökyüzünü üstüme,atlastan yorgan yapışımı, Buharlaşan umutlarımı, Ve Hayallerimin,yerle yeksan oluşunu. İşte! böyle bir anaforun içinde, Yalnızlık koynumda çırılçıplak. Hulasa, her şey benden uzakta, Ben, her şeyden uzağım… 05.06.2003 Ahmet Dut |
Yüreğe, kaleme teşekkürler. Saygı ve selamlarımla.