Ziba
Çocukluğumuzu özledim Ziba
Senden gelen acıları eylülü Beraber tükettiğimiz geceleri özledim Ziba Bir yanım Hâbil bir yanım Kâbil Ben sadece kendimin kâtiliyim Ben sadece senin vurgun yemiş esmer renginim Sana demir alırken gemileri bu şehrin Sakarlığımı düşürdüm bir uçurum kenarında Gözlerini göklerimden çekme, üşürüm Ziba Sana sürgün ettim yıllarımı, yollarımı Sinemde ateş taşıyorum Ziba Sana saklıydı ellerim Sana saklıydı içimdeki muamma Gel ve aç Çözülsün buz tutan hayallerim Kulağımda Itriden kalma ney sesi Sen de duyuyor musun Bir kadeh meydi gözlerinle bana sunduğun Ziba Dillenmeden unutulmayacağız Semiz gözlerin diyorum Ziba Ruhumu saran kadife renkli gözlerin var ya En zalimce ölümüm olur kaparsan eğer Anlatamıyorum belki Ziba Ama seni kıskanıyor Hârut ve Mârut Seni kıskanıyor hallaç pamuğu bulut Aşkın gurbetindeyim Ziba Sana sığınıyorum kalbimin yorgunluğunda Fırat oluyorsun, usulca gönlüme akıyorsun Ziba Göğüslerinden emdiğim Çukurova oluyorsun Beraber öğretiyoruz ateşe sıcaklığı Bir başka öpüyor güneş, sana çıkan yollarımı Seni anlatamayan tümceler asılmak için kapında Her gün bin bir harf eklenir alfabeme Yine de bir tel kirpiğini anlatamıyorum Anlatabilseydim titrer miydi kelimelerim Ziba Uzak değilim yıldızlar kadar Gölgesiyim gözyaşlarının Al, beni de götür duldalığına Ziba Yakışmaz bize üstümüzde kırılan bulutlar Yakışmaz bize yakamızdaki gizli günahlar Gel Ziba, en güzide çağın ellerinden tutalım seninle Alnımızdaki kâtil yazısını Raflarda tozlanmış kitaplarımızı Aşk ikliminde gözyaşı tufanında yıllarca yıkayalım Ziba Sekiz katlı gizli bahçe bize de açılır belki Ziba Zafer Şık 06062006 Şems Diyarı Konya |
aynaları kıracak şiirdeki özlem
esmer yanlarımı acıtacak.
Kutluyorum.