Raslantısal Rasyonalitemin Çıkmaz Sokağı(I) Raslantısal rasyonalitemin çıkmaz sokağında Ne çıkar sağladığını asla kestiremediğim Çıkar kapılarında Uzun soluğumla ayakta bekledim Biraz temiz hava almak istedim İhanet edip, Ciğerlerimi kendine tutsak eden sigara dumanına… Evet, temiz havada bol bol sigara içtim, Bir de ekmek arası bol acılı bir yalnızlık yaptırdım, Afiyetle yedim. (II) Ben saydım! Tam dokuz iklim yaşadı Sen dolu tek hücreli düşlerim Kendi içinde bölündü İkiye ayrıla Ayrıla Çoğaldı… Ama yanıtını asla bulamadım. Kim cezalıydı? Kara tahta önünde tek ayak üstünde bekleyen mi? Uçtuğu ucube gökyüzünden burun üstü yere düşen mi? (III) İki öfkeli bulut… Kadar; Hiçbir şey ürkütücü olamaz kanımca doğada Ben yıldırım öfkesinden çok korkarım çocukluğumdan beri Yedi yüz yetmiş beş binde bir ihtimal… Bilseydim bulutun içinin bu kadar dolu olduğunu Asla giydirmezdim o sözcükleri Bilinçaltımın kapılarını böyle aralık bırakmazdım Ego ile İd savaşını Ben kazanırdım. (IV) Ateşi ilk kim keşfetti? Yazıyı ilk kim icat etti? Noktalama işaretlerini ortaya ilk koyan kim? Nokta neden hep virgüle özendi? Ödünç alıp bir yalandan kuyruğunu Kendine armağan etti Başardı başarmasına da Hep ruhundan ödün verdi… (V) Işıksızken gözlerim acıyor, Dudaklarım kanıyor, İçimdeki dalgalar kıyıya çarpıyor, Mum eriyor, Kadın çiseliyor, Mum devriliyor, Oda alev alıyor. Karanlık belirsizleşiyor… |
sevgi ve saygı ile
lamour