seyidnice yazgılara kampanalar çaldı bu istasyondan gurbet demişti pülümür üzerinden yokluğa el dokumu paltosu kirkit vurumları sevdaya ve hep kara günlerin doğduğu o istasyonda bir akasyanın dibine uzandı usulca keçi kokar hamança at kokar akasya kampana sehere yakın vuracak pasinler ekspresine ölçüme çekilirken dünya bu can; kâh ısınacak kâh donacak karadağlar ayaz kusar oteller paha bir dürüm bir dolama tütün aba altında diğeri seyid’e görülür fazla el attı azığına geceyi geçerken zaman sevdiği; arpadan ekmek üç yumurta soymuş ucu yanık mendil iğde dalından nazarlık koymuş çürüdü zemherinin inadı, yaprak yaprak mendilde kor bastı seyid’i el pençe divan durdu kral yılanları yüreğinde dayanacaktı hicrana ne derlerse desinler nuh tufanı gibi bastı istasyonu kara dumanlı pasinler büzdü hamançanın ağzını kaderi gibi ilk basamağına koydu ayağını yazgısının ya allah,ya ali kasım |
Yüreğinize sağlık hocam. Saygılarımla...