Eskiden Guzine Sobamız Vardı
Yaş bezde sarılı yumurta közde
Çayın cızırtısı kulakta özde Yemekte pişerdi bir diğer gözde Eskiden guzine sobamız vardı Odun sabasıydı kömürde attık Küçücük odada sıcacık yattık Tarifi olmayan sevgiler tattık Sabırdan yoğrulmuş anamız vardı Gün gelip yokluğu devirecektik Yolları sevgiye çevirecektik Zamandan umutlar getirecektik Yürekte bir mangal korumuz vardı Çocuk tomsulardan gelin yapardı Analar yoğurta sele kapardı Hamur mayalanır ekmek kokardı Çalılarla pişen aşımız vardı Araba çok yoktu yayandı yolu Ekinler orakla yorardı kolu Kıl palazlar vardı hasırdı çulu Eskiden bir yoksul köyümüz vardı Şimdi tarlalara kaysı dikildi Yolları yapıldı asfalt döküldü Damları yıkıldı söyük söküldü Eskiden çatısız damımız vardı Damların üstüne döşek yayardık Uzanır üstüne yıldız sayardık Gahi yaramazdık gahi uyardık Hep bir aradaydık bağımız vardı Kışın her tarafı kar bürünürdü Söyüklerden sarkıklar görünürdü büyükler çıkardı dam kürünürdü Şimdi uzaklarda köyümüz vardı Şimdi kavuşsamda öpsem elini Helal eyle desem alın terini Mevlam tüketmesin anam ferini Eskiden bir gençlik çağımız vardı 02-02-2012 istanbul Meryem Durdu dost kalemden Yatağım çayırdan yorgan yamalı Gün boyu üflerdi çoban kavalı Koyunlar neşeli keçi havalı Koruyan gözeten babamız vardı-----Mustafa hoşoğlu |