Benim ÖğretmenlerimBir yanlarıyla gülüyorlarsa Bir gökyüzü kuş dolusu Bir yanlarıyla acılıdırlar Ama yaşamı soytarı bir arabeske kattıklarından değil Umudu çocuk saçlarına kondurduklarından Kürsüler dolusu sakıncalıdırlar Bana pir sultandan Bana dadaloğlundan söz etmişlerdi Bilirdim ki Bir sınıfa günaydın der gibi Müebbetlere gidebilirlerdi Aç kaldığımız günlerdi Gözyaşından kızaran gözlerini Tuzdan bir çanağa koyup Çocuklar bu fikrettir demişlerdi Yanıyordu koridorlarda dipçık acısı Kor kesmış sokaklarda Çıplak ayak yürünen Seksenli senelerdi Elleriyle yetkinleştirdiği çiçekler Terk ediliken yemyeşil bir yalnızlığa Dayanabilir mi öğretmen Sokaklarda savruan kız çocuğu İzlerse onu yalınlığıyla Onlar ki öğrecileriydi Malı haram canı helal Diye öğretilmiş hucumlarda Bir dal gibi devrilebilirlerdi Seni götürürlerken Ellerini önlüğünün cebinden çıkarıp Tahtaya iki mısra bıraktı Direnmese kapı ve pencereler,sözcukler bağıra bağıra gelip Boynuna sarılacaklardı Kolay değildir elbet Her giden öğreciyi Karanfilmişcesine göğsüne takmak İlk zil sesine ulanarak Isırılmış dudaklarını kapıda bırakmak Uzanın pencereye çocuklar Savrularak iniyor yere tipi Tahtada asılı kalsın saat-i semen fam Nay-ı zümürrüt Dokunun rüzgara açın pencereleri Özlemlerini ucurtmalar gibi Parmaklarına takıp Okşamıştır arkadaşlarınız Ve yanmıştır elleri Varna vapuruymuşcasına Nazım örneği Çocuklar bu gökyüzüdür Bu bahar Bu her sabah dudaklarınızdan yükselip Her akşam düşlerinize konan kuşlar Belki siz değil ama Kardeşleriniz Ardına kadar açıp sınıfın camlarını Özgür ufuklara uçuracaklar |