AYŞE'YE MEKTUPŞiirin hikayesini görmek için tıklayın BU ŞİİRİN HİKAYESİ:
Rahmetli babam, annemle evlenmeden önce, Nüfus memuru olarak, Diyarbakır ilinin, Çınar ilçesine atanır. Burada, göçmen bir ailenin kızı olan Ayşe ile tanışır. Kısa zamanda birbirlerini severler.Ancak Ayşe’nin ağabeyi, babam sakat olduğu gerekçesiyle kız kardeşini bir başkasıyla evlendirir. Ayşe şimdi benim de görev yaptığım Isparta iline gelin gider. Yıllar sonra rahmetli babamın şiir defterini açıp okuduğumda, içimi bir hüzün aldı. Meğer babam, Ayşe’yi canından bile çok seviyormuş. Ayşe evlenip, Isparta ilinin GELENDOST ilçesine gelin gitmiş. Yaşıyor mu, yaşıyorsa nasıldır? Bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey varsa, yıllar önce babam, “Ayşe de buranın havasını teneffus etti, bu nedenle burada kalamam”deyip de Ankara’ya naklini istemesi. Ankara’da ise, annemle tanışmışlar ve evlenmişler. İşin ilginç tarafı şu ki, yıllar sonra ben Ayşe’nin teneffüs ettiği o topraklarda yaşıyorum. Ayşe babamın sevdalısı olarak hep anılarda kalacak.Bu büyük sevdaya saygı duyulmaz da ne yapılır ki?
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi : 20 Ekim 1943 Ölüm tarihi : 15 Ekim 1986 Bunun adına “sevda” derler Ayşe’m, İnsanda öyle bir yara açar ki, Ne kalınır, ne onulur, Sen bilmezsin Ayşe’m, Nasıl desem, Leyla ile Mecnun’da olduğu gibi… Günlerce, aylarca ardına düştüm, Ben düştükçe, seni benden kaçırdılar, Kah bir dost gönderdim ardından, Ne ettiysem seni benden çaldılar… Yokluğunu kadehlerde aradım, Gelene gidene hep seni sordum, Kimi, “bilmiyorum” derdi, Kimi de bilir, söylemezdi. Şarap kadehine dökerdim sızımı, O bile ilk zamanlar kandırır, Sonraları doğruyu söylerdi, Kaç defa odanın duvarına çarptım, Hep kırıldı, bir şeycikler demedi, Zaten şarap dolu kadehin, Doğrusu bile yalandı… Bir gün evimin penceresinden, Kırcalı’nın Fatma’yla konuşurken, Lafı sana getirdim, Dedim, “Ayşe’m nerede, neler oldu? ” Cevabı çok acıydı: “Gelin oldu! ” Seni duvağının içinde tahayyül ettim, Sırma saçlarında tacın nasıldı? Ya yeşil gözlerin hareli miydi? Senin de yüreciğin, benim gibi, Benim gibi yaralı mıydı? Sonra duydum ki, gizli gizli ağlarmışsın, Sorarmışsın bazı, beni sırdaşlarına, Sen de benim gibi, Hasreti katarmışsın gözyaşlarına. Öyle bir meslek seçmişim ki Ayşe’m... Senin nikahını deftere işlememek için, Naklimi istedim Ankara’ya… “Ellerim yazmasın.” dedim. Ve senin teneffüs ettiğin havayı, Geride bıraktım bir sonbahar günü, Hasreti kolay unutur sanıp, Bastım gönüldeki yaraya… Muhip Erdener SOYDAN 28 Nisan 1969- Ankara |