KISKANSIN
Seni kıskanır güzellik
Görse karşısında seni Güzellik güzelliğinden utanır Karşısında görse gördüğüm güzelliği Kal derim kalmazsın, dur derim durmaz Madem canımı da al öyle git Git de beni Karadeniz eyle Git de gözlerimi Çoruh kıskansın Koyup gittin, yollarıma bak dedin senelerce Yardan yara attın beni, ben sana yar dedikçe Yokluğun zindanım oldu, gözlerinse kelepçe Esareti esir aldım, ben sana esir oldum Gözlerine, bir utangaç bakıştım gözlerine Kekse sürme olaydım da, sürüleydim gözlerine Kirpiklerinin arasından seyrederken gözlerini Güneşi seyreden Nemrut kıskansaydı beni Keşke bir ince sürme olaydım da Hep gözlerinin önünde olaydım Ya da baktığın bir ayna olaydım da Baktığın an çatlayıp kırılaydım Sürme ne olur gözlerine, sürme sürmeleri Gözlerine sürüleyim sürme diye çek beni İster sürme diye çek gözlerine beni İster gözlerinden sürgün et, süründür beni Bir ses versin yeter, izi kalır her sesin Sesin kaldı yüreğimde, izin kaldı her şeyim Dövünsün şimdi Midas duyamadım diye seni Dövünür sessizliğim duyamayınca seni Bir ses ver de cevapsız sorularım cevaplanasın Bir ses ver de ardından feryadım yankılansın Açtığın yaraya tuz basar sessizliğin Sen susacak mısın daha, çıkmayacak mı sesin Derdimi dinleyen bülbüllerin kesilirdi nefesi Sesimden seni dinler sessizliğin sesi Seni beklerken ben dizeler dizerdim Seni beklerken kumrular kıskanırdı seni Bu kadar zalim olma taşıdığın taş mıdır Canımsın cananımsın bu işkence hak mıdır Eyüp oldum, sabrımın son demindeyim Aşkından payıma düşen ahu zar mıdır Bir Ali Halep’lerde yüzülürken Bir Ali buralarda üzülür Kıymetin fermanı kıymetsizin elinde, neylersin Kıymetlinin kıymeti daha sonra bilinir Hasretin dizginleyemez beni, aşkın şaha kalkmışken Bolunun dağlarında dolaşırım gece uyurken Şimdi kıskansın Köroğlu kıskansın beni Rüyalarım bile isyana yeltenirken Uykusuz gecelerim senden bahsederken Yıldızlar intihar ederdi seni söylerken Şafaklarda kurtuluş umardım senden Ufukta sen doğardın, gece biterken Gelme daha istersen bırak hasret yorulsun Kaşlarını çat da darağacım kurulsun Gözlerin Azrail’e sunarken beni Kıskansın beni ölüm, beni ölümler kıskansın Sanki Maliğin kapısından girmiş gibiyim Tutuştum dört yanımdan sarhoş gibiyim Savurdun Hallaç gibi savurdun küllerimi Pare pare eyledin yar söndüremedin Akoluk’ta yamaçlar çiçeklenip taçlanırken Ay geceye doğarken gece aklanırken Güzellikler doğarken doğduğum yere Kaç bahar bekledim, bu bahar gelecek diye Gize utanır mı bilmem Beyaz’ın çıksa gizi Sırrımı söyleyen satırların yaktım hepsini Sırrın ser götürürken dilimin serhattin de Sırrın kabrim olur, diri diri gömerdi beni Ben anlayamazken beni, beni kimler anlasın Beni anlayanlar sükût ile söylesin Bu yara aşikârdır yarayı açan yâre Merhem neylesin bana, söyle lokman neylesin Bana cehennemdir kalbim, kalbim senin cennetin Beni sürgün eyleyip, seni mihman eden kalbim Sabır taşından daha sabırlıymış meğer Sözlerinle taşlanıp, sana kırılmayan kalbim Yollarına bakarken içli dualarım uzasın Dualarıma kattım seni Allah ile anarım Ey benim duam! Beni dualarımla baş başa bırak Dualarım biterken, seni âminler kıskansın Bir kanlı harp olsaydın, ömrümce bitmeyecek Ömrümce savaşırdım uğruna ölünceye dek Mağrur olma her mevsim bahar değil. Dünya Süleyman’a kalmadı, sana da kalmayacak Çilelerle donattın bu kervanın yükünü Kütahya’lı bir gence yükledin yar yükünü Kervan kuyularda yol alırken, kendine olmaz felahı Bir el ver de ya Rab sana döneyim yüzümü |
Kütahyalı bir gence yükledin yar yükünü
Kervan kuyularda yol alırken, kendine olmaz felahı
Bir el ver de ya rab sana döneyim yüzümü
Güzel şiirinizi kutluyorum şair arkadaşım.
Sağlıcakla kalınız...