Aşk sevda nişanı, ruhun edeb-i ihsanıdır!
Yar…
Kıble gâh tır ahım Kalbimi burkan hasretidir derdim Bu hal ile nasıl arzu melalime Umut bağlarım Çaredir gözyaşım, kalbimi firkate Ram eden figanım, sabırdır ilacım Ne kadar Bilmiyorsam Ben denen kafeste eriyip, Esaret yaşıyorsam Ruhuma vurulan prangaları Görmezden gelip, hala gülüyorsam Nasıl el açarım, İltica etmek için yanarım, Çelebinin endişesinden ne anlarım Hangi Denize nazar etsem İçimde ki canavarı görmekten Çekinmeyi bilmesem Nefsimin her hevesine kol kanat gersem, Aklı ve izanı uğruna hasretsem İradeyi ne yaparım, hesabın Adından nasıl korkarım, Haşyeti hala ne sanırım desem Zanlı mıyım? Maktul müyüm? Dile gelen her ithamın Aynasında ki zat mıyım? Emin olmaktan niye korkarım, Bahane içinde yaşamaktan Hiç sıkılmaz mıyım? Lahzanın eşiğinde, nefesin müddetinde, Mizanın muvazenesinde nasıl ayıp halde kalırım Yâre yürümek Sevdadır, aşk-ı vuslattır Ne kadar cehlin varsa, Her girdabın içinde boğulan Can olunca yaradır Nefsini tanımayan, Sırrını tutmaktan sıkılan, Aklını hisleri için zil çaldıran zavallıdır Kapın çalınmadan, ecel nefesini almadan, Umutları kurutmadan Ruhuna kulak vermen icmaldir Annenin Duasını al, ceddini hak say Kuş nasıl ürkekse, kalp inşirahı Zaruretse hassasiyettir nazar Kalp taş kesilir, ruh bizar edilir, Nefes katledilir, izan Afat içindedir nerde şiar Sabırdan korkma, kanaatten sıyrılma, Edebi hiçe sayıp pişkinliği marifet sanma ezadır Mustafa Cilasun |