Ararım...(Gülce/Buluşma)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Yeni Edebî Akım: Gülce/BULUŞMA
Gülce/Buluşma Nazım Türü: 1-HECE-SERBEST Tartışma ve kavgalarına son veren bir nazım türüdür. 2-Hece vezni ile serbesti, bir şiir bünyesinde buluşturmaktadır. 3-Oluşumu şöyledir : -------------- -------------- -------------- -------------- ( Dörtlük: hece vezniyle yazılmış) ................................... ................................................ .............................. ............ ......................(Serbest mısralar-mısra sayısı şairin isteğine bağlıdır.) Yani; -(Hece vezniyle yazılmış dörtlük) -(Serbest mısralar) VEYA BUNUN TERSİ DE OLABİLİR -(Serbest mısralar) -(Hece veniyle yazılmış dörtlük) 4-Hece vezniyle yazılmış dörtlük’ ün kafiye yapısı, hece sayısı, kalıbı tamamen şairin isteğine bağlıdır. Şair dilerse Hece ile yazılacak bölümü dörtlük değil, beşlik, altılık mısralardan veya değişik hece türleri ile de oluşturabilir. Yeter ki, hece-serbest buluşmasını gerçekleştirsin. Adı gibi BULUŞMA olsun. 5-Şiirin uzunluk,kısalık durumları tamamen şairin isteğine bağlıdır. Saygılarımızla. Yeni Edebî Akım:Gülce Topluluğu
.................................Seni ki seni
.........................Yâr seni seni .................Seni arar iken ...........Kaybettim beni... Hasret kalemiyle şiirler yazdım Hâyâlde, gerçekte, falda ararım... Her dizede yenik ruhumu ezdim Kalemde, kelâmda, dilde ararım... Günün kehribarı Gecenin nuru Gökkuşaklarının nazlı umuru Göz nurumda saklı gönül yağmuru Damlada, doluda Selde ararım... İnci biriktirir seven gözlerim Sessizce dökülür kuma giz’ lerim Dolunay göğsünde ayak izlerim Deryada, nehirde, gölde ararım... İsmimde cismimde, gökte ve yerde Perçemim yıkayan şu tuzlu terde Şebnemler düşende güle seherde Uzakta yakında Bendeki çiğde Sılada, gurbette Elde ararım... Safâ-nazar ile dostun cemâli Aynadır özüme, görünür Âli Kuyunun dibidir Yusuf’un hâli Eyüb’ün teninde, hâlda ararım... Güvercin oldum Açtım kanatlarımı mavi düşlere Dost oldum Özümü içirdim cümle kuşlara Ferhat’a Şirin, Mecnun’a Leylâ Dağlı gönüllerin şakıyan sesi... Yırttım öfkeleri, estim coşlara Yaprakta, çiçekte Dalda ararım... Kirpik uyur, bebek bakınır arı Düşküne sebildir yüreğin kârı Ne atlas ne saten ne ipek, yâri Abada, çuhada, şalda ararım... Herk vakti... Toprağın özlemi tohum, döllenir... Bir yanı deli poyraz Savurur günâhın başaklarını Çakmak çakmak sema Kıskanç bulutlar Ben seni yelde Yelde ararım... Türküler haykırır: "Gel de beni sar Hoyratta, gazelde, barakta Ensar" Öyle bir tını ki notalar susar Sazımda inleyen telde ararım... Hâlâ bir muamma insandaki hınç Nedir getirisi Anlaşılmaz günc Zeytin ışıltısı, sevgi, trunç... Ve Ateşten gömlek dikse de diken Bülbüle cevr eden gülde ararım... Neşterin değdiği yara dağlar da Nefesim İmtihan, canım ağ’larda Eriyen nefsimde, yanardağlarda Ateşte, dumanda, külde ararım... Eğmeli kastal’ım cemalin ki ay Sen peykan ben hedef tahtasında zay Bezirgân değilim, kıblemde sen var Bin bir çiçekten bin defa doğdum da Her kovanda petek petek sen doldum Bilmezler Özümü balda ararım... Dolaştım ummanı oldum Abdalı Köksüz bir gövdenin olur mu dalı Karani kokunca hırkanın alı Yemen’ de, Hicaz’ da, çölde ararım... İnsan denilen derin denizi İstiridyedeki incili izi Binlerce BİR’ den olan BİZ’ i Vahdet-i Mevcut’ da Yolda ararım... Her takvim güz gibi, ömürden kovan Saatin minesi, akrep yelkovan Döndükçe ruhumda dün bugün ve an Günlerde, aylarda, yılda ararım... Refika’m, hayat bilene bir maden Kazdıkça, cevherin içinde Âdem Ve tut ki kaymaktır, doyumsuz tadı Ve tut ki sabundan, kaygan zemini Yani efendim; Sevgi imanım, inancım dedim Nikabın altında Tülde ararım... Son defa uğradım Erzurum, Muş’ a Dizimin dermanı yetmez yokuşa Mihmanıdım şimdi yolcu Hamuş’ a Sırladım ben beni, sal’ da ararım... Refika Doğan -Antalya 2012 Mart not: amatörce yazdığımız emek ve göz nuru dolu yürek damlalarımızı titizlikle değerlendirerek -sembolikte olsa - ödüllendiren "Edebiyat Defteri" değerli seçki kuruluna teşekkür ederim. Herk: (yerel ağız) coğrafik koşullar dolayısıyla, bizim oralarda -muhtemelen Nisan ortalarından Haziran başlarına denk gelen bir tarihte- ekinden önce toprağın sürülerek - kısa bir süre de olsa- dinlendirilmesi Mihman: misafir (Günc) f. Köşe, bucak, bodrum Nikap; yüz örtüsü, peçe. Eğme: (Karac’oğlan dilinde) kıvrım Kastal: (Karac’oğlan dilinde) çağlayan ırmak |
İstiridyedeki
İncili izi...
Binlerce, on binlerce
- BİR- den
Var olan
- Biz- i
Vahdet-i Mevcut’ da,
Yolda ararım...
ne kadar anlam dolu bir şiir..
çok beğendim...
uman bir deniz gibi..
sevgilerimle..