EZHAR
Kırılgan duygularım,
Bugün beni sordular bana. Ne deseydim ezhar? Güneş, Hazana bürümüşse ruhumu; Gece, söndürüp duruyorsa Mumumu yaktıkça düşlerim... Ne deseydim ezhar? Bilemedim! Hasret! Boynumda yağlı bir urgan. Vuslat! Diyor sürgünsün sürgün, Peşi sıra gayr-ı mümkün sevdanın... Keder! Yüzümde karamsar maske. İsyan! Kızıl bir dağıdır gönlümün. Lakin, Bilemedim işte. Ne deseydim ezhar? Kambur dilencisiyim yaşamın, Nefesini alması ne de zormuş, Yorgunum... Ah çileli babam! Oy bahtına küskün anam! Sahi Neden bıraktınız ellerimi? Neden götürmediniz beni de? Ya da neden söylemediniz ? "Çalılar içinde bu hayat..." Demediniz neden? Yaralıyım... Kader sokağında bir zavallıyım. Paslanmış kolları çalınan kapıların. Çarem şaşkın, Hallerim hüsran, Gök gürültüsü terketmiş sesimi. Şimdi ne cevap vereceğim? Baharın, kırların, yaylaların... Mest eden kokularına. Yooo öyle kolay değil biliyorum. Ne kadar bitkin olsam da, Sararıp solsam da, Öyle kolay değil vazgeçmek. Güzel olan bir şey var ki, Kardelenin sevdası gibi... Umuttur yüreğimden tutan, Sevgim var ellerimi bırakmayan, Rabbim var koruyan... Yıkılmam ezhar! Alkışlayabilirsin beni artık... Meryem ASLAN |