Ve Gitme Vakti
Ya yarın, yarın ne olacaktı
Daha bir bağlanacak daha bir sevecektik; Yoksa öyle değil mi? Gecenin pusu üzerimize çökecek… Gazete kâğıtları üzerimize serilecekti… Bir aşkı daha boğacaktık ellerimizle… Ardından derin bir rüzgâr, getirecekti seni bana mor kanatları, mah suni gözleriyle sular biraz daha dalacaktı değil mi? hayallerimize… Oturup, bir fincan kahve daha seyrine dalacaktık cihanın ya bu koca cihan alacaktı bizi ya da biz verecektik ellerimizle masumiyetimizi! Saçları rüzgâr, bir kısrak olacaktı ayrılık vurdu mu ayakları yere toprak ağlayacak, ağlayacaktı değil mi, koca cihan? Sen bir martıyla seslenecektin var gücünle bana… Birlikte simit attığımız martılar bile nankörlük edecekti bu aşka! Ama sen değil, öyle değil mi? her gün önünden geçtiğimiz büyük kemerli saat o nasıl görmeyeli? sıhhati yerinde mi? o kısrak onunda hayallerini götürdü değil mi bu şehir seni benden aldıya ya nefretim bu şehre sen yokken bu gökyüzü mavi olsa sular her gün çağıldayıp aksa ne yazar aşk,senin olmadığın her yerde aldığım nefes boynumda bir urgan, göğsümde ziyan.. Keyfe keder bir sevişin kurbanı ise bu şehrin ışıkları… Tutamam artık seni ve gitme vakti. |