kadın ya da cadı adı her neyse
Yatağın yanında
peruk vardı. Uzun kahverengi, ölü bir şey. Peruğu başına geçirir ve şöyle derdi: “Ben aslında çok aşifteyimdir.” Söylemediği zamanlar bile öyleydi ya. Neyse. Önceleri haftada bir davet ediyordu beni evine. İstemesem de gidiyordum. Hala bilmiyorum neden gittiğimi. Belki de cadıydı. Yatak odasında küçük oyuncak bebekleri vardı. Her an hareket edecek izlenimi veren hareketsiz mavi gözlü küçük cadılar... Rutubet kokan o eve gitmek istemediğim halde ayaklarım beni dinlemiyordu. Ne diyim gayet iyi bakılıyordum. Yemekleri harikaydı. Yatakta da iyiydi hani. Fakat gün geçtikçe yorgun uyanmaya başladım. Eve dönmek zor geliyordu. Haftada üç gece onda kalıyordum artık. Üzerimde zıpladığını hatırlıyor sonra uyuyordum. Yemeğimi yatağa getiriyor sonra yirmi dakikalık sıkı bir maraton koşuyorduk. Gözümü açtığım zaman hava kararmış oluyordu. Sonra bir tur daha binerdi bana ve odadaki bebekler gözümde çoğalmaya başlardı. Artık ayakta yoruluyor oturarak işiyordum. Sonra yatağa girip uyuyordum. İlginç şekilde kamışım hep hazırdı. O güne kadar... Bir gün mucize tadında bir şey oldu. Kuş ötmüyordu. Kaldıramadığım için sevindim ama belli etmedim Üzülmüş gibi yaptım. Sonunda erteledi ve gece geç saatlerde uyandırdı beni fakat tık yoktu. Sızmışım... Sabah uyandığımda elektrik süpürgesi çalışıyordu. Hemen başucumdaydı ve katlanılmazdı. Kırk dakika boyunca aynı halıyı süpürdü. Sonra kahvaltım yatağa gelmedi. Ve sonunda öğle vakti benden gitmemi istedi. Kurtulmuştum. Evden çıkıp doktorlar caddesine yürüdüm. Ve gördüğüm ilk bevliye uzmanı yazan kapıdan içeri girdim. Taşaklarım bir adamın elinde bekliyordum adamın “hiçbir şeyin yok” demesini umarak... Neyse ki kısa sürdü. Doktor bir kaç vitamin yazdı ve alkolü azaltmamı söyledi. Yapmam gereken eve gidip beklemekti… Yürürken keyifliydim. Sonra içki dükkanı gördüm. Ve bir şişe vat69 almak üzere içeri girdim... Her zaman yaptığım gibi... |