yalnız ağlamakSon iki pirinç tanesiydi yalnızlığımız Bir kazandan artakalan Habil ile Kabil’den bu yana Yokluğuna, sarılıp sarılıp ağladığımız Ben yanarken en çok seni yaktım yüreğimde İssiz, külsüz, durdukça azıtan Yağmur saçaklarında sensizliğimdir yıkadığım Çorak, tuzlu, değdikçe acıtan Ne zaman acısa bir yalnız Issızında şehrin Ben ağlardım Papatyaların yapraklarını sen yolmuştun değil mi? İstediğin çıkmayınca kızıp, Anladım şimdi.. Ben gülmeyi beceremedim, sen ağlamayı Oysa bir gökyüzüydü gözlerin Hem ağlardın hem ağlatırdın Üşüdükçe gözlerinde sesim, Sen kuşlara şarkılar söyletirdin Ne zaman acısa bir yalnız Issızında şehrin Ben ağlardım İntizar çiçeklerini bilir misin, solduğunda Ellerinde pişmanlığın ateşi yanar Yâri, yarını olmayan bir yalandır şehir Rüzgar acemi bir kuşun çırpınışlarına kanar Cam buğularından akıttığım adındır çokluğun Yarası uykularıma saklı bir kadındır yokluğun Ne zaman acısa bir yalnız Issızında şehrin Ben ağlardım Bir şehrin acısına Issız ıssız Yalnız ben ağlardım |
her dizesi ayrı güzellikte bir şiirdi..
kutlarım..
saygılar..