İnci Zakkum
Belkide gözlerin kadar masum değildi
Bilemezdim ki hangi geçmiş zaman tarihine aitsin Olunmaması gereken zamanlar arasındaki fark Ve sen bir bilinmezlik ötesi zemherinde Karanlık odaların, gözlerime yansıdığı tek ışık Bilmediğim ülkeler kadar mistik Aklımın ucundan geçmeyecek ütopyalar kadar bilinmez Dinlemekten sıkılmadığım şarkı kadar zevk verici Ve bir o kadar dinlerken sözlerini anlamlandıramadığım bir şiir Bir roman mesela, her karakterini kendime giydirdiğim Sonra rüyamın en güzel yerinde uyanışım Kokun sonra mesela, tenin bazen Tadını bilmediğim şarap gibi sarhoş edici Küçük kız çocuğunun küçük kutusu kadar gizemli Sonra bir baba mesela, anne örneğin Tiyatro salonlarının soğuk koridorları Böyle işte özlemin, Ve seni beklemek ardından, gidişinin Sözlerime keskin bir bıçak gibi sadakatin Kapı gıcırtısından, ayak seslerini türetişim Her kalem vuruşunda sesin yankılanmak ister Adını "eylül" koyduğum akşamlarım tabi ki Unutamam, mümkün değil.. Bilal Yaver |