Edebi çarmıh
Kaybolmuşum karanlığın gizeminde
Sır olup örtünmüşüm üstüme siyahı Yenilmişim hüznüne hayatın ekilmişim en kurak toprağına Umut bahçesinin Bir ömür açmamaya hapsedilmişim Hüzün ırzına geçmiş umutlarımın Atılmışım fahişe bir toprak parçasına solgun bir zaman aralığında Koşmuş yorulmuşum varlığının umuduyla Yokluğunun biadında Sövüp sövüp azalmışım hayalinin karşısında Gece pus olmuş çökmüşken omuzlarıma İt olmuşum taşımışım geceyi sırtımda Karanlık bu denli tepinirken bedenimin ırzında Ruhum hala ayak izlerinin semasında Alınmış verilmişim kendimden habersiz bu pazarda Sonsuzdan önce sonsuzdan sonra Oturmuş izlemişim anlamsızlığın dipsiz kucağında Eti buyun kemiği şuyun manasızlığında… Put olup kapanmışım tek bir çığlığına Duyup duyup ölmüşüm hep ilk dakikamda ‘’bekleme gelen yok’’ fısıltısının keskin doğruluğunda… EYLÜL 2010 |
Saygılar..........