Yıkıntı kağıtlar içinde dolaşıyor bu defâ gözlerim Betimsiz sûretlere isimler arıyorum
Acemi gözyaşlarının, bir bedevi kabilesine göç ettiği zamanlar bunlar Mecbur zamanlar... yarım yamalak gözyaşları ve yarım yamalak yazılan yırtık şiirler Aşk’ın şiirlerinin köle tacirlerinin ellerinde kaybolup giden satırlarında arıyorum
Küskün besmelelerle dolu her satır, güneş, kum ve kusmuk dolu Ben; yaşlı saatlere beyaz gelinlikler giydirmek istiyorum Gözlerimde şiirler biriktirmek istiyorum Mevsim yaz, satırlarım cibinliklerle kuşanıyor... yine yaşlı ve yine beyazbeyaz
Diyelim ki mevsim de yine yaz; Gözlerim yağmurların hiç yağmadığı toprakları görüp, kurumak istiyor Satır satır, Tek tek dolaşıp sayfaları Ağlamadan kendiliğinden şiirler biriktirmek istiyor
Haticelere yazılanları görmek istiyor meselâ Ahmetlere veya
Kum düşüyor aniden satırlarımın birine Dokunmak istiyorum, ellerim kanıyor Kimin bu kan diye soruyorum gözlerime Sayfayı çeviriyorum
Haticelerin birisine yazılmış,
"bir ağacın dalıyla yüzünü avucuma çizdim," diye başlamış " dal bile sana küstü, ben küsmedim" "kan avucumdan, yüreğime akıyor"
"Allahıma and olsun ki, kimse sevgimizi bilmeyecek" "düğünün bizim düğünümüz olsaydı ya Hatçem" "zamanının zamanı yok mu senin oralarda" "durdur o zamanzamanı, gitme Hatçe"
"durdur ki " "avucum yine kolumda kalsın"
Gözlerim dolaştı satır aralarında Başka Ahmetler, başka Haticeler aradı
Konuşmaya korkan şiirler bütün sayfalarda sararıp, yırtılmış.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiir hem vezinsiz kafiyesiz yazılacak, hem de duygu ve ifade etme fakiri mısraların bir araya getirilmesi ile oluşturulacak, üstüne üstlük bir de, aşırı duygu yüklenimi ile çöken mısra yanında duygusuz ve ifadesiz kaldığı için ayağı yere basmayan havada uçuşan mısralar bulunacak; o zaman da ; "Bülbülün tahtında bülbülün nağmesi işitilmez olur. " Ama bu şiir böyle mi! Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda; sizin bu şiirinizin tamamında sözcüklere bir hakimiyet ve şiire kendinize has orijinal bir söyleyişle ustalıkla yön veriş kendini sonuna dek hissettiriyor. Bülbül tahtında öyle güzel şakımış ki bu sesi duyan insanlar da gelmiş şiirin yamacına. Güzel bir resitaldi. Kutlarım, saygı ve sevgi.
Öyle günlerden geçiyoruz ki, bir edebiyat defterinde veya dergisinde yazdığımız herşey herkesi ilgilendirir hale geldi. Elbette gönül ister ki, her tarafımız aşk, romantizm ve coşku dolu şiirler veya yazılar olsun. Geçen yüzyılda devasa savaşlar, katliamlar ve insanlık tarihinin yüz karası diyeceğimiz olaylar yaşandı. Birileri kanını mürekkep yapıp yazdı herşeyi. Roman veya şiir olarak günümüze kadar aktardı. Hayretler içinde okuduk, üzüldük ve bu yazılanlara edebi değerler yükledik. Şairin ve yazarın sorumluluğu işte böyle bir şeydir, o yüzdendir ki onlar kalıcı olmuşlardır.
Günümüze baktığımızda ülkemizde dünyanın hiç bir yerinde göremeceğimiz kadar çok olay ve acı dolu yaşamlar yaşanmakta. Ülkemiz ve dünyamızda neler neler oldu. Ama sadece bir kaçımız ötekinin hikayesini anlatabildi. Sonsuz ego uygarlığı bizi içine çekip kendi kısır döngümüzde HİÇ denen guam çukuruna bıraktık küçük mutsuzluklarımızı...
Hepimizin hayatları var, kurulmuş düzenleri var, örneğin benim iki çocuğum var, onlara bakmak ve hayatlarını kurmaları için çabalamak zorundayım. Ama yine de elimi taşın altına koymak gibi bir yükümlülüğüm de var. Duyarsız kalmamak gibi bir çizgim var. Nedense, şiir denince sanki elini suya sabuna dokundurmadan bize sunulan hayatlardan kesitler sunmak ve duygularımızı balon yapıp uçurtma parkına salıvermek geliyor akıllara...Muhalif olmaktan bu kadar mı korkuyoruz. Bunca kitap, bunca şiir, bunca yazı okuyoruz, yazıyoruz ve paylaşıyoruz. Kendimize hiç sormayacak mıyız, biz gerçekliğin neresindeyiz?
Sosyal sorunlar yumağına dönmüş ülkemizde neden hiç zulmedenlerin karşısına dikilemiyoruz elimizde şiir gibi araç varken? Neden!!!!!!
Hep küçük egolarımızdan mı bahsedeceğiz, hep ottan, böcekten, yıldızdan ve mehtaptan şiirler mi yazacağız? Ne olduğu anlaşılmayan kelimeler, modernizmin ve teknolojinin tuzaklarından sıyrılamamış tekil yalnızlık ve yabancılıklarımızdan mı...
Bence, böylesine geniş bir kitleye hitap eden bir edebiyat sitesi daha önemli projelere de doneler,altyapılar sunabilmeli... Teşvik edilmeli ve şiir bu tüketilmiş misyonundan kurtulabilmeli, nefes alabilmeli, topluma daha fazla eğilebilmeli...Çünkü burası başka bir gezegen değil, şiir bu gezegene ait olmalı...
Binlerce gazeteci yok yere örgüt üyeliğinden, illaki bir kurgulanmış gerekçe yüzünden içeri atılırken, ülkemizin doğal yapısı katledilirken, politika bu kadar kirletilmişken, aşk, dostluk ve kardeşlik bu kadar dejenere olmuşken, biz hala kendi tiyatromuzda oynayıp kendimiz izliyoruz...ve üstüne bir de alkışlıyoruz...
Fazla uzatmadan sevgili Davi'den de özür dileyerek,-burada bu konulara değindiğim için...Ama sitemimi anlatmak istedim...
çok farklı bir eser okudum aslında içinde kayboldum harika bir anlatım yazılması gereken çok şey var aslında lakin bu eserin karşısında bence sukut etmeli en derin saygılarımla...
gözlerim dolaştı satır aralarında başka ahmetler, başka haticeler aradı konuşmaya korkan şiirler bütün sayfalarda sararıp, yırtılmış. mevsim iyi ki de yazmış. Kutlarım kalemi saygılar..