bedel...bir bedel, öyle bir bedel ödüyor ki insanlığım ne zaman bulutlara değse gözlerim yağmurlar kanıyor kuraklığıma ne zaman bir çiçeği sürsem nefesime içim içime batıyor patlıyor içimdeki volkanlarım ardı sıra bir ateş , öyle bir ateş ki içimde söndüremediğim yangınlar önce beni sonra beni yakıyor insanca, mertçe yaşamanın her nefes alışında girdaplarımda boğuluyor, defalarca ölüyorum neyin bedeli be bu annem üşüdükçe üşüyor, düşüyorum hiçliğimin dehlizlerine oysa, sen öğretmedin mi bana yaratanı ve yarattığı her şeyi çok hem de çok sevmeyi bak anne bak, görüyor musun insanlık bile sürgün yemiş insanlığından neyin kavgası bu neyin, şu üç kuruşluk dünyada nice anaların yürekleri paramparça olmuş yanıyor ağıtlara sarılı evlat kokuları oluk olmuş toprağa kanıyor nice ateşler düşürülüyor doğadaki binlerce savunmasız yaban yaşamın yüreğine ya aç çocukların yakaran gözlerini görüyor musun ölmek ile ölmemek arası kokuyor, titriyor nefesleri yok anne yok şairler bile hüzün kusuyorken kalemlerinden sayfalara sığmıyorsa yaşama dair isyanlar sorgu vakti gelip çatmıştır ödenecekse insan olmanın , olamamanın bedeli vakit bu bedeli ödeme vaktidir ağlama be annem sen yine, “iyi ki doğdun oğlum” diye öp alnımdan sar, sarmala, öp, kokla ama sakın ağlama sil o mübarek gözyaşlarını... |