İşte Hayat.
İşte hayatım böyle, bir çerçevenin içinde,
Bir yığın acı var öyle ve benimle ölene dek. Bir çok insan için böyle de, Sindirmemi zorlaştırıyor, bu dizeleri yazarken, Gülmek yüzüne yakışmayan insanları izlemek. Onlar mutlular, sen de benim gibi bir hiçsin. Bak be kardeşim, gelin biz birlik olalım, Terk edelim çerçevesine hapsolduğumuz şu hayatı, O da derdinden, kederinden, bizim gibi içsin. Anlasın nasılmış çekmek derdi, kederi. Ulan ben ölmekten korkmuyorum yıllardır, Söyle şu hayatımın ne kadar ederi? Geride tek bırakmak istediğim, anca bir ardır. Başka da yok zaten, şu şiirleri kim okur? Kim anlamaya çalışır, kim gerçeklere meydan okur? Kim gülmek varken bunları okuyup, göz yaşlarını kalbine dokur. Ben bir kimse olsaydım, ne bu şiirleri okurdum, Ne de, çevrevenin içinde yalandan gülüp, oynamızdım oyun. İşte bu kadar doluyum, o yüzden kafiyeler değil şimdi sorun. Bir kıbleye dönün de kıyamet ne zaman sorun. Bu sözüm sadece namusunu kaybedenlere, devam et sen sanat için soyun. Kıyamet günü geldiğinde sen ve belki de ben, Olacağız, ayağından asılan bir çift koyun. İlham perim de en az benim kadar dolu. Öyle sözler dönüyor ki aklımın içinde, Gel sıkıysa birini tut, sahiplen ve benim gibi solu. O zaman anlarsın bu çocuğu, belki de kaybedersin yolu. O yüzden kaybetme benim gibi yolunu. Yani, benim yaptığımı yapma, dinle solunu. Akıl insanı doğru yola götürür ama, Kalbin olmadan, bulamazsın o yolun sonunu. Ne yaptığımı anlamıyorum. Az önce hayata sövüyordum, şimdi sizlere öğüt veriyorum. Ne haddime! tek diyeceğim, annemin gözünün önünde soluyorum. İnsanlarla bir derdim yok benim, neden bu denli zorsun hayat sana soruyorum. Sırf beni iyi anla diye, şairin yapmayacağını yapıp, Dizelirimi burada çok uzun tutuyorum. Ve yine yapmayacağımı yapıp, yoldan sapıp, Kendimi kaybediyorum, tüm bunlar senin suçun. |