SONUMSUN.
Aşkı aramaya diye çıktım evden, annem sordu neden?
Bilmiyorum anne ama yalancı çıktı aşkı tarif eden. Onu bulayım derken, kendimi kaybettim, var mı daha büyük keder? Anca ölüm, yoksa hangi dert böyle insanın kalbinde yer eder ? Yine de güçlüyüm, her şeye rağmen, Ve bil, ben olmayacağım asla pes diyen! Neyse, galiba ruhum yine yanlış adreste, Utan be! ruhum sokak sokak seni aradı caddelerde. Aslında kötü olan şu, ne aradığını bilmez halde. Aradığıma aşk desem de, Tanımadığım, bilmediğim bir şeyi arayışıma sen aptallık de. Aşk olmadığını anladım malesef, geç oldu affet lütfen. Belki poyrazsın kalbime, hiçbir zaman esmeyen. İçimdeki yangını söndüremeyen, İşe yaramaz bir şeysin işte! ve ölüyorum uğrunda yine de. Aşkı tarif edene de kızamıyorum. Ben bilmezken o nereden bilsin yolu, ah Allah’ım kızarıyorum. Hissediyorum yakın yolun sonu, belki de sonumsun. O yüzden kayboldum, yoktur belki de dönüş yolum. Reddetmiyorum her şey benim suçum. Aradığımı bulma şansım yoktu, yine de koşuşturdum. Ve şimdi geldiğim yolun sonu sensin, bir nevi uçurum. Artık kendimi de kandırmıyorum, aradığımı da, sonu da biliyorum. Tamam doğru, ilk başlarda kendimi aşk diye avuttum; İşte bu kendime söylediğim bir yalandı, üstelik kandım. Seni aşk, aşkı cennet, cenneti de yakın, bulurum sandım. Doğrusu, sen sonumdun, sonumsa cehennemde yangın. Her yanım pişmanlık! yolunda geçip, giden gençliğime yandım. Olmayan aşklar artık anlık.. tıpkı ölüm gibi, yaşayamadıkça seni andım. Her şey benim suçum ama sensin 2. zanlı, çünkü hep saklandın. Karşıma çıksaydın; bu şiiri yazmazdım. Yani her şey biterdi, uzamazdı. Seni böylesine çaresizce aramazdım. Yani cehennem ateşime odun atmazdım. Anladın mı ? ya da şimdi unut tüm yazdıklarımı, sen diye bir şey olmasaydı, şimdi gülme şansım vardı. |