MORCALI'NIN AĞIDIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Takvimler 1954 yılını gösterdiğinde, Suvermez köyü’nde Lütfi emmi ve Havva aba’nın bir oğulları dünyaya geliyor, ismini Celâl koydukları bu bebeği o senenin mayıs aylarında yaylaya götürüyorlar ve orada Aleyçikte büyümeye başlayan minik bebek gecenin soğuğu ve gündüzün sıcaklığı arasında bir şekilde hastalanır, geçer denilerek tedavisi ve bakımı ihmal edilen Celal ateşinin yükselmesi ile menenjit’e yakalanır. Bilge kadınların da tavsiyesi ile sirkeli bez ile vücudu sarılıp ateşi düşürülür ve iyi oldu denilerek normal hayatın içinde kendi haline bırakılır ve büyümeye başlayan celâl menenjitin tesiriyle laf dinlemeyen,kendi halinde gezen bir genç halini alır. Suvermez köyünde yediden yetmişe herkesin sevgisini kazanır,sevilir,gördüğü herkesle hal hatır eder ve içiçe büyümeye başlar Kahveye gittiğinde yaşından büyük bir olgunluk sergiler, düğünlerde,bayramlarda celal başköşeye oturtulur, her türlü ikram yapılır memnun edilirdi. Civar köylerde yaşayanlar dahi Celâl’i bilir ve severdi.Soğukkuyu’köyünden Karaahmet efe’nin oğlu Hasan bir hıdrellez günü suvermez’e gelir,kahveye girdiğinde selam vererek bir sandalye’ye oturur ve her halinden uzun yol geldiği belli olur biraz soluklanır ve orada oturmakta olan büyükler halini arz eder; iki atı birden kaybolmuştur,belki suvermezdedir diyerek aramaya çıkmış gören bilen var mı diyerek geldiğini ve atları aradığını bildirir. O arada Celâl kahveye girer ve Hasan emmi’nin yanına oturur hoşgeldin hasan emmi der.
Hasan emmi ; Celâl’in heryerde gezdiğini bildiği için benim atları bulursan ya da görürsen bana haber ver, sana para veririm der. Celâl kahveden kalkar atları aramak için baharda ekinlerin yeşerdiği günlerden 6 Mayıs 1973 yılında Suvermez köyünün biraz dışında Ağdaş diye bildiğimiz mevkii’yi aramaya başlar,daha iyi görmek maksadıyla yüksek gerilim hattının geçtiği Elektrik direğine çıkar etrafını kolaçan ederken biraz daha yükseğe çıkıp etrafı iyice göreyim diye tellerden tutunmak ister ve o anda 10.000 voltluk bir akıma kapılır ve yüksek direğin tepesinden aşağıya kömürleşmiş bedeni düşer, Celâl o anda Hakkın rahmetine kavuşmuş ve sevenlerini yasa boğmuştur. Bu şiiri onun anısına annesinin adıyla yazmaya çalıştım,Rabbim ebedi aleme göç edenlere rahmetiyle muamele eder inşaallah.
|
Getirdim de başucumda yatırdım.
Genç yaşında seni çabuk yitirdim,
Gurbanlar olurum celâl oğluma,
Dermanlar olurum dalyan boyluma.
Merhaba...çok hüzünlü gerçek bir kesit...Keşke hikayesini de "hikayeler" bölümünde yayımlasaydınız...Çok tebrikler...