Adaletin Sessiz Çığlıkları
Yağmurlar yağıyor soğuk Nisan akşamında
şehrin soluksuz ışıklarında süzülen suretler bulutlarla birleşip,karamsı boşluğunu lirikçe akıtıyordu yeryüzüne. Şehrin sokakları fahişe gülüşleri ile yağmuru karşılıyor sokak duvarlarında anlamsız insan suretleri yavaş yavaş yağmur damlaları ile birleşip çamurlaşıyordu. şehrin uzak ucunda sesi derinden gelen bir aşk senfonisi kendini duyurmaya çalışıyor senfoninin sesi fahişe gülüşleri bastırıyor yağmura eşlik edip dans ediyordu. şehrin duvarlarında karamsı yalnızlıklar dışarda duyulan romantizm iniltileri kahkahaların kopuk kopuk geldiği ve hızla yükseldiği bar köşeleri duvar kenarlarında yağmurdan kaçan insancıklar koşarken yağmuru hızlandıran çocuklar. Evlerin bacalarında sırlaşan ve yağmura karışan dumanlar. önü kesilmiş tecavüze zorlanan kadın çığlıkları karanlık ile bütünleşmiş insan vicdanları bir kocanın dehşetinden kaçmış iktidarın mührü üzerinde olan eş. Kulakları sağır edercesine anlamsız belirsiz kahkahalar,çığlıklar,küfürler ve ağlayışlar sürgünleşen yürekler ve hücrede olan yaşamlar. şehrin tam ortasında yağmuru çırılçıplak bedeni ile karşılayan adalet sırılsıklam vucudunda tüm insanların kiri akıyor bir elinde kırık olan terazi gözleri kapalı bir çığlık koparıyor ama ne duyan var neden gören. Yalnızlaşan adalet kahpeleşen düşünceler ve hücrede olan yaşamlar kalıyordu bize. Serdar ÖZDEMİR |