Kirpiakşamın ahengine yaslanır güneşin şarabi rengi Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar çok etkilenmiş,büyük kayıplar vermişler. Ama en çok kayıp veren kirpilermiş. Çünkü onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri varmış. Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış,çözüm aranmaya başlanmış. Nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına,birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş. Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak,aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış. İlk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını görmüşler. Ama başka bir problem çıkmış ortaya. Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından,dikenleri nedeniyle yaralanmalar gerçekleşmiş. Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuşlar ama bu sefer de donanlar olmuş. Ne var ki,her gece kah uzaklaşa kah yakınlaşa,deneye yanıla,sonunda birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın,ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı da öğrenmişler. Kısacası; bizim de uzun dikenlerimiz var. Bunlar hayata karşı filtrelerimiz. Bazen faydalı,bazen de zararlı... Çoğu zaman kimseleri yaklaştırmıyoruz yanımıza. Filtrelerimizden elemeden kimseleri sokmuyoruz özel dünyamıza... Ne var ki sıcaklık ancak yakınlaşmakla mümkün. Birbirini incitmeyecek kadar uzak,hayatın soğuk zamanlarında üşümeyecek kadar da yakın olmayı öğrenmeliyiz. Aynen kirpiler gibi... (alıntı) |
Keziban Buldu