GİDİŞ'ATIN
Sen nasıl bir şeysin, bir gelir, bir gidersin.
Söyle, neden önce ağlatıp, sonra gülersin. Senin gidişini izledikten sonraki halimi görseydin; Pişmanlık içinde haline şükrederdin.. Parmaklarım, yazmaktan bitkin. Göz kapaklarım, her gün nöbetçi eczane sanki. Bir türlü kapanmak bilmedi, delirmek üzereyim. He bir de, kalbim gittiğinden beri sızlamayı marifet bildi. İlham perim de gitti. Tamam kabul.. ilham perim de sendin. Sensizlikte nasıl ayakta kalabildiğimi tek ALLAH bilir. Kalbimde bıraktığın bu nefreti hangi silgi silebilir ? Düşün bi’; sadece gittin, bu kadar basit. Sadece bir kelime, altı harf ve yolumu kaybettim it gibi. Gurur da bırakmadın, kalbimde aşk ve nefret birbirine girdi. Tek rızam senden, gel de nefreti bir köşeye it. Her şeye rağmen, gururu bir köşeye itip gel dedim. Bir düşün her şey senken, sana rağmen gelmeni istedim. Ve işin ilginç tarafı, bunu sana değil boşluğa söyledim. Çünkü o uzaklıktan beni duyman mümkün değil. Bu sana yazılan bilmem kaçıncı şiir. Eğer birgün ölürsem, odama gir; Göz yaşlarıyla karışmış şiirlerden birkaç tanesini oku. Anla beni ve sonra ye istediğin boku. Git seni seviyorum diyen her itin koynuna sokul. Sen en zor sınavsın ve bu hayat acımasız okul. Üzgünüm ama içim sana kin ve nefret dolu. Kolay değil bana yaşattıkların, çok yoruldum. Her şeyimi alıp gitmekle kalmadın, Hiç olan beni bile benden aldın. Bak sende kaldım, yok dönüş yolum. Kan pompalamaktan bile şikayetçi artık solum. Onu da anlıyorum, ruhsuz bir adama kan sağlamaktan sorumlu. Bekliyorum ben de isyan etmesini, öylece durdum. Olur da, birgün durur ve gelir sonum. |