Ya Allah
Ya İlahi!, lisanımla geldim Sana, uzvum çalışmaz,
Yine geldim kapına, anladım bu kul iflah olmaz, Hem arlanmaz hem uslanmaz, çocuktan beter söz anlamaz... Hırkasını çıkardığı yetmedi, üryan kaldı, Üşüdükçe kara sarıldı, şimdi nefes almaz, Atsan atılmaz, evine alsan sahip tanımaz... Ormanda kraldı, kükremesine gerek kalmaz, Hem nesebsiz hanedandı, kırmadık kılıç bırakmaz, Su,ateş,toprak,hava onundu, Haşa kudretine sual olmaz... Ya Rab!Sen bilirsin bu kul daha ne hadler çiğnedi, Kelamını dinledi, üstüne ne yalanlar söyledi, Toprak olası, mekan buyurduğun bu topraktan mı geldi?.. Kudreti sonsuz Allahım, bildim şanın ne yücedir! Bu kulu da Sen yarattın, lütfun Zat-ı İlahi’ndendir. Adını andırdın, bu kula bu elbet ölçülmez nimettir... Şimdi bu kovulmuş merhametine sığınır, kulluğuna kabul buyur, Duyur Allahım, aczimi önce arşa, sonra arzda kullara duyur, Eyvah! Rabbi bilmezse insan ne olur, insan olmak böyle zor mudur?.. Bildim ki insan Allah’ tan şeref bulmuş bir mahluktur, Yaradılmışı özünde eritmiş, yanmış ve kavrulmuştur, Haşa! Uluhiyetine yaratacak başka varlık mı yoktur, Lakin bildim, Ol Muhammed Mustafa varlığı süslemiş eşsiz nurundur... Oktay Yılmaz |