YOKLUĞUNUN DAYANILMAZLIĞI
sabah erkenden uyandım
her sabahki gibi... çayı demledim, ekmeğini kızarttım, sütünü de ısıttım hep sevdiğin ayarda... sen uyurken götürür, "oğlum , süt" derdim, delikanlılığın ardında çocuk olup hemen uzatıp elini, gözü kapalı... içerdin yüzünde bin mutlulukla. az bir uykudan sonra oturduğunda kahvaltıya kızarmış ekmekle balı "ah annem ,seni seviyorum"u gözlerinle diyerek yerdin. "akşamdan hazırlasan ya oğlum şu kitaplarını" yok...demiyor, izliyor ve... gülümsüyordum geç kalma telaşına... çıktım ben, derken uzanıp öperdim okşardım saçlarını, omzunu... bugün de kalktım gene her sabahki gibi... odanın kapısı kapalı... uyuduğunu düşünmek istiyorum, kalkmak istemiyor diyorum. sonra bir şey arar gibi, sessizce giriyorum odaya, kapının gıcırtısı yalnızlığıma arkadaş... yatağın bozulmamış, odanda ter kokun yok. dağınık da değil bir yer. nerde geceden kalan kitaplar, hani oraya buraya bıraktığın giysiler... "gel bi yanıma annem, bak... bi dinle" deyip kimse duymasın diye heyecanla anlattığın geleceğin düşleri nerde... duymuyorum... aktı gitti boynuma doğru, yol yol... ırmak ırmak gözyaşları... içsel çığlığım bende kaldı, "kuzummmm..." annen 10.10.2007 SERAP ÖZALTUN /iceri ] |
Anlatımınız da çok güzeldi.Tebrikler ve Allah kavuştursun efendim.