ZÜMRÜD'Ü ANKA GÖZLERDE
İkibin yılı kışında
Ocak başında. İstanbul’da O şaheser karşımda; Şimdiye kadar gördügüm En güzel şey kuşkusuz kendi ömrümde. Zümrütten kesilmiş gözler İçtikçe susatan bir kuars Yeşil bir dere gibi duragan O yaradılışta ilk kez ben Kendi zıttıma hayran! Gözlerindeki keskin bir bakışıyla coşardım Yeni yetme cahil ve toy taylar gibi Koşardım; Nerde başlar nerde biterdi Okyanuslar, gökyüzü; Bir sıçramada yıldızlara dokunurdu ellerim. Ne kadar çok arzu ederdim Zümrüt yeşili gözlerde kaybolmayı, İnan sensiz istemezdim Elimin kenarıyla iterdim dünyayı Merdiven olurdum raks etmek için gözlerinde Bir an. Gamzenle gelirdi bahar Gülüşün; Yüzlerce bülbül sesi desem, Biliyorum az Huzurun en dolaysız tabiri Refahtır gülüşün; Mucizeler yaratmak için muktedir gülüşün; Mehtinin sırları orda gizlidir. Zaman üretilemeyen suydu; Öyle humarsız ve hoyrat akıp giden Sen yokken zaman, Hançer gibi sırtımda saplı. Şairenin: dedigi gibi Kılıçtır kıldan ince geçer boynumdan Zümrüdü anka kuşu gibi yeniden doğsam gözlerinden buram buram GöZyAşI |