BEDİR
Mekan-ı Bedir’de Allah’ın üç yüz on üç eri,
Cihada susamış yekpare gönüllerin her birerleri, Yayından çıkmış ok gibi saldırı verirler ileri, Korkutur azılı düşmanı, heybetli görünüşleri… Bedir, kızgın kum düzlüğümden ibaret bir saha, Peygamber ve eshabı birer cevher, biçilemez paha, Beden kafesinde imanlar, kalkar düşmana karşı şaha, Bu cengaverlerin dengi gelmez, fani dünyaya bir daha… Kafirin amacı alıp suyu arkaya, Müslümanı susuz bırakmak, Küffarın taktiğini kolaydır, Allah’ın erlerine anlamak, Mühürlenmiş siyah kalpleri, hidayetten nasibi olmayan ahmak, Fışkırır kalpten iman, Müslümana şereftir dar-ı harpte şehit olmak…. İlahi bir imdat, göklerden sebil sebil boşanır yağmur, Gitti kalpten vesvese, doldu gönüllere ilahi nur, Kafirler de almış başını gidiyor, küfür, kibir, gurur, Alındı çifter çifter abdestler, oldu ’nurun ala nur’… İki ordu karşı karşıya, çıkar öne hazır üç leş, Reva mıdır? Gören göze her Müslümana bire beş, Bir tarafta baba, diğer tarafta amca ile kardeş, Fikirleri şeytani, islamı yok etmeye gelmiş kalleş… Rasülullah’ın kalkar eli, sahabiler heyecanla bekleyişte, İşaret ederek kalk ya Hamza, kalk ya Ali, kalk ya Ubeyde, Gördünüz mü! yiğitleri, heybetli bir yürüyüş var üzerlerinde, Küffar safından üç heykeli mahsus, Utbe oğulları Velid ve Şeybe… Saflar arası ferdi cenk, islam lehine sona erdi, Küfür cephesinde bir haykırış, sanki gökleri deldi, Bedir imanın şahlanıp, bir nevi küfrün battığğı yerdi, Her kılıç darbesi, kafaları uçurup bedenleri yere serdi… Bir tarafta zırhlı ve elleri kılınçlı bin kişi ilerliyor, Kan yuvası olmuş gözleri alabildiğine hücüm ediyor, Diğer tarafta üç yüz süvari semavi bir ışık alınlarında parlıyor, Dört büyük melek ordularıyla ehli imana yardıma geliyor… Semavat-ı delercesine yükseliyor, bedir de bir tekbir, Allah resülünün duası ‘Ya rabbi bana olan vaadini yerine getir.’ Cebrail (a.s) aldığı müjdeli haberi Allah resülüne iletir, Ey alemlerin rabbi bize de o şehadet şerbetinden içir… Müslümanların arkasından hucüm işareti verenler var, Beyazlar giyinmiş, beyaz sarıklı tarifi olmayan insanlar, Ehli imanın kulaklarında önceden hiç duymadıkları nidalar, Davranın! Dayanın! Allah azılı düşman için gahhar… O gün meleklerin öldürdüklerinde hususi nişaneler, Peydahlanıyordu boyunlarında ve ellerinde kara lekeler, Hz. Ali’nin şimşirini yiyenlerde ne kol kaldı nede kelleler, Emri ilahi ile gökten inmiş sanki beyaz sarıklı laleler… |
Mekan-ı Bedir’de Allah’ın üç yüz on üç eri,
Cihada susamış yekpare gönüllerin her birerleri,
Yayından çıkmış ok gibi saldırı verirler ileri,
Korkutur azılı düşmanı, heybetli görünüşleri…
Bedir, kızgın kum düzlüğümden ibaret bir saha,
Peygamber ve eshabı birer cevher, biçilemez paha,
Beden kafesinde imanlar, kalkar düşmana karşı şaha,
Bu cengaverlerin dengi gelmez, fani dünyaya bir daha…
Kafirin amacı alıp suyu arkaya, Müslümanı susuz bırakmak,
Küffarın taktiğini kolaydır, Allah’ın erlerine anlamak,
Mühürlenmiş siyah kalpleri, hidayetten nasibi olmayan ahmak,
Fışkırır kalpten iman, Müslümana şereftir dar-ı harpte şehit olmak….
İlahi bir imdat, göklerden sebil sebil boşanır yağmur,
Gitti kalpten vesvese, doldu gönüllere ilahi nur,
Kafirler de almış başını gidiyor, küfür, kibir, gurur,
Alındı çifter çifter abdestler, oldu ’nurun ala nur’…
İki ordu karşı karşıya, çıkar öne hazır üç leş,
Reva mıdır? Gören göze her Müslümana bire beş,
Bir tarafta baba, diğer tarafta amca ile kardeş,
Fikirleri şeytani, islamı yok etmeye gelmiş kalleş…
Rasülullah’ın kalkar eli, sahabiler heyecanla bekleyişte,
İşaret ederek kalk ya Hamza, kalk ya Ali, kalk ya Ubeyde,
Gördünüz mü! yiğitleri, heybetli bir yürüyüş var üzerlerinde,
Küffar safından üç heykeli mahsus, Utbe oğulları Velid ve Şeybe…
Saflar arası ferdi cenk, islam lehine sona erdi,
Küfür cephesinde bir haykırış, sanki gökleri deldi,
Bedir imanın şahlanıp, bir nevi küfrün battığğı yerdi,
Her kılıç darbesi, kafaları uçurup bedenleri yere serdi…
Bir tarafta zırhlı ve elleri kılınçlı bin kişi ilerliyor,
Kan yuvası olmuş gözleri alabildiğine hücüm ediyor,
Diğer tarafta üç yüz süvari semavi bir ışık alınlarında parlıyor,
Dört büyük melek ordularıyla ehli imana yardıma geliyor…
Semavat-ı delercesine yükseliyor, bedir de bir tekbir,
Allah resülünün duası ‘Ya rabbi bana olan vaadini yerine getir.’
Cebrail (a.s) aldığı müjdeli haberi Allah resülüne iletir,
Ey alemlerin rabbi bize de o şehadet şerbetinden içir…
Müslümanların arkasından hucüm işareti verenler var,
Beyazlar giyinmiş, beyaz sarıklı tarifi olmayan insanlar,
Ehli imanın kulaklarında önceden hiç duymadıkları nidalar,
Davranın! Dayanın! Allah azılı düşman için gahhar…
O gün meleklerin öldürdüklerinde hususi nişaneler,
Peydahlanıyordu boyunlarında ve ellerinde kara lekeler,
Hz. Ali’nin şimşirini yiyenlerde ne kol kaldı nede kelleler,
Emri ilahi ile gökten inmiş sanki beyaz sarıklı laleler…
Güzel bir anlatımdı, şiirinizi kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.