Yitik bir aşkın son busesi
Her gelmeyişin de biraz daha azaldım bu hayattan
borçlandım yalnızlığa kalmadı çarem senetlendim ölümle ve attım imzamı azraile tek celsede gelmezsen yatıracaklar beyaz kefene bedenimi akacak kanım sonra şarap misali ve ben günahın olacağım. Öleceğim, ve bana neden öldüğümü soracaklar gözleri diyeceğim, çünkü,masum göz bebeklerindeki eşsiz renginde boğuldum güzeldi diyeceğim çünkü,can alıcı bir güzelliğin vardı ve canımı aldı bir elveda kurşunu sıkarken şakaklarıma üzerime serpiştirdiğin ’kendine iyi bak’lar battı yüreğime o benim şah’ım dedim yüreğime,bilmeden mat edeceğini. Ayrılığın ilk günü, uyandığımda sen yoktun, çoktan gitmiştin, yokluğunun kokusu sinmişti etrafa, sanki o gün herkes gitmişti ve her sabaha gözyaşı katliyle uyandım senden sonra, gözlerimi her açtığımda yeni bir hayali öldürdüm içinde sen olan ne seni unutabildim uykusuz gecelerimde ne de yüreğime batırdığın veda cümlerini ya da dur az yani gitme yani bekle biraz böylede gidilmez ki canımı alırcasına saçların tellerine astığın soğuk bedenime son isteğin nedir diye sormayacak mısın ? şimdi senden ’dön’menimi istemeliyim yoksa benden sonra ’hoşça kal’mı demeliyim senden sonra yar(a)sızım biliyorum geçmeyecek, biliyorum geçmek bilmeyecek zaman biliyorum alışmam lazım alışmalı/yım alıştı/m alıştık yalnızlığa ve bir ’fatiha’ diliyorum yitirirmiş her aşkın ardından parçalanan yüreklere. Erkan Ipek |