İki Mevsimin AşıklarıSeni ta şuramla yani kalbimle yani gönlümle sevdim, Birde ruhuma hapsederek, İçime ilmik ilmik örerek nakşettim, Sen beni dilinle,lisanınla sevdiğini söylüyorsun, Senin aşk’ın başında mı ? Yoksa aşk’ın başından mı aşkın... Şimdilerde sen ile ben, Aynı zaman içinde Ankara’da yaşanan iki farklı iklim gibiyiz, Ne ilk olmayı becerebilmiş nede sonbaharı yaşatabilmiştik, Tomurcuklar açtıramasakta,yaprakta döktürmemiştik, Ben yazı yaşatıyorken,sen ayazınla bağırmıştın, Ve soğuk kalmıştın, Adı batasıca,bağrı yanık Ankara’ya vede bana... Keçiören’de,Kızılay’da yada Beşevler’de bir apartman dairesinin balkonunda, Veya Çinçin’de herhangi varoş bir semtte gecekondunun birinde, Aynı saksıda açmaya çalışan iki farklı çiçek gibiyiz, Belki tahammülümüz bile yok birbirimize fakat ikimizde yeşermeliyiz. Yeni doğmuş bir yavrunun yüzündeki iki kaş gibi, Tufanda Nuh’un yaşadığı telaş gibiyiz, Ölüm ile yaşam gibi, Cemal ile Celal gibi, Aslında iki sıfatında anlamını yitirdiği Kemal gibiyiz. Aynı gökyüzünü paylaşan yıldız gibi, Şimdilerde ben,alev alev yanan ateş, Sen yangınlarımı söndürecek su, Yok hayır,ateş almama sebep olan Hidrojen molekülü gibi, Hani diyorlar ya farklı Dünyaların insanları gibiyiz... Şimdilerde sen ile ben, Sen ve Ben gibiyiz, Asla biz olamadık,olamayız, Biz bir olmayı, birlikte olmayı ve Güneş gibi doğmayı Beceremeyiz. Çağlar Öcal 09.08.10 |