Üsküdar Toptaşı Cezaevi
Tarih bereketinin kalburunda
Antik asırların çamurunda kazınarak Duvarları hüzünle maviye, maziye saçılarak Islak bakışları anılarda yazılarak Duvarları hicran yutan, avluları ayak tutan Üsküdar Toptaşı Cezaevi Adi suçlular Kim bilir hangi günaha kadeh kaldırdılar Nefislerini anlık suya daldırdılar Bedenleri çürüdü, şimdi ise toprak olup kurudu Ya adil suçlular Kim bilir hangi davanın yumağını ördüler Beyinleri mahkûm oldu, fikirleri prangaya vuruldu Şairler, yazarlar, akademisyenler, siyasetçiler… Bedenleri kurudu, şimdi ise eserlerde geleceğe kuruldu Karanlık dudaklı zindanına bakışlarını bağladılar Yılların darbesinde ruhlarını kapattılar Devrilen yıllara çarpı çektiler Gözlerinde ısırdıkları pencereden umut ektiler Cezaevinin avlusundan üflenen sigara dumanı Sürur günlerin şafağına itilen sisi Mahkûm günlerin dumanında yükseldi Üzerinde kalan şu karabulutların izi Bir zamanlar acı nefesinden cinneti kopmuştu Hicran elindeki ruhlara yılgınlığı çökmüştü Gözlerinde yaş, duvarlarında yas hâkimdi demir ensesinde Üzerine dökülen şu yağmur Mahkûm günlerinden çekilen yürek sesi |