MİMOZAMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın mutluluk, bazen yokuşta biner sırta
indiremezsin her ağır geldiğinde … martının kanadına ağır gelmeyen omzuna ağır gelse ayıp olmaz mı? zahmeti haz verse de ayrılık ağır bir tek … martı da gelmez buna... sonu bilmez mi? kapkara ayrılığın ten rengi vuslatında, kan çanağı gözler özlemle bekler bakışında boğulmak, varken cennet tadında, yokluğun rüyalara hasreti ekler… mutlu musun gönlümün kaçak yolcusu kalpler esir artık, gönül umarsız ömrünü çürütürken hasret elçisi ölü doğmuş savdalar yine mezarsız sevdam tütsülenmiş gülüşüm soğuk kapımda ayrılık titrer dizlerim hapsolmuş ümitler hayalim boğuk kurumuyor bir türlü ıslak gözlerim şimdi ruhum uçurtmamda yüklü bak uçuyor semasında kahve bakışın tutma sakın ipini kaybolana dek gözlerinde erisin son yakarşın bakışından sözümü sakındığım an çocukça açılır hayal perdesi ceplerime gizlediğim kırılmış yalan devasa hislerimin küçük hurdası pencerenden silkelenmiş umutlar hangi kırık kanada bir merhem olur gönlünde sıralanmış çelik tabutlar kimbilir bu sabah kaç sevda ölür Tamer TAŞ 7 ŞUBAT 2012 |