İSTANBULU DİNLİYORUM KÖROLASI GÖZLERİM KAPALI
istanbulu dinliyorum kör olası gözlerim kapalı
öyle yummuşumki gözlerimi kulaklarımda tıkalı hala bağırıyor duyuyorum,feryadı,figanı görmek duymak istemiyorum,bunca hoyratlığı,bunca çakalı çıngırakmı kalmış, kulağımın dibinde patlıyor arabaların havalı kornaları ağaçmı bıraktılar,rüzgarda sallansın yaprakları yeşili yolup yerine dikmişler betonu, taşı, kayayı İstanbulu dinliyorum, kör olası gözlerim kapalı kuşlar geçiyor hemen tepemden Allah belanızı versin diyor duyuyorum çığlığı agalar sürüyor sefayı yudumluyor villasında viskiyi rakıyı deniz kenarında kadınlar görüyorum beline kadar suyun içinde kömür topluyorlar bulamamış kömür alacak parayı istanbulu dinliyorum kör olası gözlerim kapalı bir garibanın kızı daha düşmüş kötü yola yürüyor kaldırımlardan yaşı küçük, korkak yapmazsa aç, pazarlık ediyor cesur güyya, aslında nasılda korkak bir şey akıyor bacaklarından yere arabaya binerken arabaya daha kan değil rengi berrak, korku sidiği olmalı istanbulu dinliyorum kör olası gözlerim kapalı çin hurdası dolmuş kapalı çarşı avaz avaz hoyrat mahmut paşa aç güvercin aç insan dolu avlular haraççıların, gaspçıların, pezevenklerin çarpılanların, dövülenlerin sesleri geliyor sokaklardan ağır bir eksoz kokusu sarmış havayı istanbulu dinliyorum kör olası gözlerim kapalı beynimde orhan velinin şiirine özlemi hırsı dahada arttırıyor şiirimdeki kızgınlığı üçer beşer lüks yatlar sürat motorlu yalısı lodos bile kızgın durmadan vay vay diyen ağıtı elinden gelmiyor yoksa dar edecek dünyayı boğazı istanbulu dinliyorum kör olası gözlerim kapalı bir yavrunun cesedi vurmuş kıyıya daha onaltısında gecedenmi ölmüş bilmiyorum tecavüzmü etmişler organlarımı yok bilmiyorum bembeyaz bir ay doğmuş cesedinin üstüne kurtulmuş sanki istanbuldan yüzündeki nurdan anlıyorum |