KIŞ-K I Ş (Kadıköy 997 ) Bu yıl , kış erken çaldı kapımızı ,tak , tak ,tak . Der ki” Sıcak yatağından çık da , dışarıya bak “ ! Gerçekten , beyazlara bürünmüş kara toprak , Fakir , fukara endişede , acep ne yapsak ? Savurarak sağa, sola ,yağıyor dışarıda lapa, lapa kar, İçerde sıcaktayız , ama , duyuyoruz üzüntü ve ar. Çünkü aç ve susuz , titreşen , insanlarımız var . Bir çözüm gerekli , üzülmek neye yarar ! Varoşlarda aş yoksa , nerede odun parası ? İşsizlik ve enflasyon , toplumun kanayan yarası . Dengeler oldu uçurum ,açıldı zengin ile fakirin arası .! Çoğaldıkça muhterisler ,sömürücüler ki insanın yüzkarası . Olsaydı elimde büyük bir imkân , Arasam Onları bıkmadan , mekân, mekân , Çare olmak isterdim,yazık ki bu bir arzu , ve dilek Çünkü , unvanımı kaybettim , adı da ORTA DİREK ! |
Şiirine katılmamak elde değil, tıpkı yıllar önce A.Karakoç Üstadın şiirindeki gibi.
Bak ozaman daha doğmamış bebeğe ihtar etmişti gelirse başına ne geleceğini:
"Geçmişte yağmanın hasat dönemi
Acele gel diye çağırdım seni
Şimdi iş değişti dur, dinle beni
Dokuz aylık yolu altmış ayda çek
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
Emmin, dayın annen, baban kereste
İşçi, memur, çiftçi, çoban kereste
Çarşı, pazar, yazı-yaban kereste
İnsanlar ya mertek, ya ORTA DİREK
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
SELAMLAR...