Zamanca
Evvel gözlerimin içine karıştın
Karşı bahçe asmalarının birinde Bir salkım üzümdü gözlerin En güzel şarap şişelerine sığdırmalıktı İçmek için fazla kıymetli, Saklamak için mahzenlerde,fazla dayanılmazdı; Kokusuna sarhoş olunacak gibi... Karşı bahçe asmalarının tüm salkımlarını Kıskançlıktan tane tane çürütecek gibi... En çok sana vururdu güneş,en çok sana düşerdi yağmur Ve hepsinden ziyade,en çok sana katardık sevgimizi Biz ki,senden başka olan sen’dik Yalnızken hep üç kişiydik; Bir ben,iki gözlerindik. Karşı bahçenin zamanca yakıldığını gördük Salkım salkım ölüyorduk yollarda Tane tane dökülüyordu avcumuza bir veda Sus olduk çığlıklarda,pus olduk Kaf doruklarına Üç kişiydik;yarım kadar değildik. Sonra sesime karıştın Makamı buselik olan bir şarkı güftesi oldun Bir veda busesinin yokluğuna ithafen, Bin cefaydı koynumuza sokulan cebren Odalar haykırmak içindi,plaklar kırılmak Kelimelerse dönüp dolaşmaktaydı sana varmaya Sol anahtarı,sol yanımdakini bir sana açardı; Yokluğunda kilitli ve kırılmaya mahkum kaldı Sesime karıştın,cümlelerime ve de eslerime... Sonra susturuldum zamanca; Eski defter yapraklarında silinen notalar gibi... Boşuna bir sessizlik sardı şehri Haykırılacak bir şey,her neyse’ye takıldı. En son aklıma karıştın O zaman caydım kendimden Âmâ olup yumardım gözlerimi sana Ahraz olup içime içime susardım Lakin aklımı kaçırdıkça,aklımın peşine takıldım Olduğun yer aklımın vardığı yerdi Olmadığın her yer mezarlıktı fikrime Ve ben yalnızca ölümlerden kaçtım. En son aklıma karıştın; Ölüm dokunmadı da canıma, Âmâ,ahraz,kaçık bir ben kaldı bana. Meltem Çalışkan |
Ölüm dokunmadı da canıma,
Âmâ,ahraz,kaçık bir ben kaldı bana.
tebrıkler
saygılar