" yağmuru getiren adamım ben "/ Omuzlarımdan inme Leyla, yağmuru getiren adamım ben / Gözyaşlarının huzur veren bir tarafı vardı Ağlatarak himayene aldığın vakitler Giderken düşürdüğün gözbebeklerini topladım bu gece Sen yoktun Leyla İki bin on bir eylülüyle küsüz Sen hala iki bin yedi eylülünde bekle beni Solgun benizli kokumdan tanırsın artık Çünkü burada bütün insanların gözleri kısıktır Keşke bir işaret koysaydın sararmış yaprakların üstüne Veyahut, bir parmak kan sürseydin o eylüle Oynaşmasın diye Elimin bütün ıslaklığıyla dokundum gözlerime Yalancı baharların yağmurlarına küsüp ağladım mı bilmiyorum En sevdiğim kuş kanatsızdı çünkü Bir masal ülkesinde yeşil sandukalı ölümler bıraktım dağlara Soylu kavgaların akabinde Leyla ihanetle süzme beni Sıkılgan topraklarda nasırlaştı yüreğim Senin unuttuğun dağlardan yankılanır şiirlerim Şair öldüren gülümsemelerinden irkilirim Şüphesiz hala siyahtır saçların Kahveye çalan rengi vardı bakışlarının Hala öyle mi ? Beni vur ! Allah aşkına ayrılıkla sınama Leyla Çocuk yanımdan utanırım, yüzüm kızarır Çoğu kez senin adını fısıldadım rüzgara Kendi adını unutmuş çocuklar gibi Oysa ben turnanın kanadında bir tüy bile değildim Kırdığım yüreğimdi Kanatsız kuşların teleğinden kan damlıyordu Hiçbir kadına bakamıyorum Leyla, hepsi senin gibi yürüyor Senin gibi gülüyor herkes işte Gönlüme sapladığım her bıçak darbesinde Maalesef birkaç tane Leyla ölüyor Erişmeden gecenin ikisine Kül tablasına kırmızı rujlu izmaritler biriktiriyorum Gece, ihanetin üstünü örtmüyor Leyla Biz, hiç kimseyiz aslında Donuk suratlara istiflenmiş kahrolası bir sevdanın son durağındayız sadece... ---- aras ---------------- |
Kaybolmayı dilemiştim
Ç/ölüm ol ! diye yalvarırken Leyla'ya...
Kalemin ve kelamın tükenmesin..