Umarsız Yıkkınlığın içinden bir ses Mavi gecedir zaman Nazlı bir ay doğuyor Edebiyatın istediği murabba Hiç iyi değilim ben Murabba hücremde habbe gibi
İçimi titreten girift bir müjde Tırnağı sökülmüş dayançlarımdan Dünyevi kaygılar biraz daha acıtıp gidiyor nasılsa Kalp çarpıntılarıyla hüznünü hesaplayan Bir ben vardı rüzgâra tutunan
Ateşsiz bir humma her tarafımı yakıyor Ve ürkek bir düşüncede Kâh ilham kaynağı oldu mısralara Kâh bir ayna oldu kamaşan gönlüme
Bak! İşte bu bizim hikâyemiz, biraz hicran biraz sevinç
Hatırımda bir vakitler vefalı olduğu Bir birim gibiydik vefanın gözünde Ne artı, ne eksi Terazi gibi dengelenir kalbim Bir kefesinde onun yüreği
Mor aydınlıkta Sabahların aynasında Birden gülümseyen yüzü Yanağındaki ayna kırığı gamze Kalp gözümün iştahını kabartırdı
Fütursuzca Bütün kırılmış gönüllerin nihayetinde “O”da olmasa işim ne bu İstanbul”da Mürekkep gözlü, gelecek bakışlı… Uzun zamandır o da tarumar Ömrünü okumakla geçirdi Hala alnın yazısını sökemedi
Derim ki! Benden başka binbir kişi sevse de Gün gelip gidersem şayet Allahaısmarladık nasıl denir ona Ömür boyu, kalbime ne cevap veririm sonra İçimde her şey çok, pek çok Abasız, ruhta zehirli bir fütur husule gelir
Dahası var Benim âlemimde melalin soyu belli değil Bir sır gibi ömründen sızdırılmış ayrılık mısraları Kış boyunca bağıra çağıra düşündüğüm Söylemeyi bir türlü beceremediğim Yani Hükmedemedim nasip olana Hakikat bana olduğu gibi tecelli etti Sırf bu yüzden kandım mesafeye
Baktım ki yol göründü... Azarlanmışçasına susuverdi sıkıntılar Bavuluma birkaç yaşanmışlık koydum Şiirlerimi annemden kalan sandukaya sakladım
Mevsimlerden sukut-u hayaldi Yağmurlu bir sabah, sirkecideki tren garında vedam dokunmuştu bu şehire Sahi, doğru mudur yağmur öncesinde gök gürler dedikleri?
Aniden İçimden bir çocuk, bağırıyordu Avuçlarımda yüzünün gölgesi Kalbime bir fiske sille dokundu Kırıldı feyiz aldığım ayna Acıklı bulgularım yere düşünce Fark ettim uhrevi ahengi Can çalıyor saat sekizi beş geçe
Dur! Dur biraz dedi Hı, benden başka herkes burada… Hüsran zuhur etmiş, hüzünde kusursuz Tebessüm zaten bu istasyona uğramaz Sen bana bakma Ben senin kalbinin hizasında dururum
Ha göreyim seni! Şimdi git hiç düşünme gerisini Küçükken korktuğum gök gürültüsünden korkmuyorum artık Maviliklerimde çığlık attıkça, yorganın altına saklıyorum kalp çarpıntılarımı
Ha şunu bileydin Ben ağlarken, sana güle güle git demem Eşi göçen gözümün! Adresi belli mi gittiği yerin? Bana ver duyma yetini Deniz olsa aşar dağ olsa yıkarım Sen, kalbimde şımardığın an
Sen, sen ol Sahici ol! Bak! Bak bari gözlerime Yüreğim sana emanet sıkı tut. Babamın kızı! Mavi güneşe öptür yanaklarını
O/na sallanmaz ne mendil ne de el Yavaştan elimden/KAYIP/düştü/YALDIZ/lı mendilim Dehlizlerde bir iğne gibi kayboldu
B e y h u d e b e k l e d i m… Gidenleri geri çağırmadı B i n d o k u z s e k s e n s e k i z!
Gönlümün dumanı, Vuslatın alametidir “Sûr’a üflemeden Bakıver ufkuna Sen Benim Kardeşim, Olduğundan beri Bir şey istedim Yüksek sesle! Fikrini söyle?
Bindokuzyuzseksensekiz/KAYIP YALDIZ Bunu işitmek ister misin? Kalpçe! Kalpten daha güzel söz eden var mıdır kalpçe?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Alın Getirin Onu Sirkeci Garından! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Alın Getirin Onu Sirkeci Garından! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Derim ki! Benden başka binbir kişi sevse de Gün gelip gidersem şayet Allahaısmarladık nasıl denir ona Ömür boyu, kalbime ne cevap veririm sonra İçimde her şey çok, pek çok Abasız, ruhta zehirli bir fütur husule gelir Baştan sona bir solukta okunacak,çok anlamlı eserdi,derya yüreğe,usta kaleme sağlık versin Yaradan.Selam saygılarımı sunuyorum size.