Ölüm, gırtlağıma yarasını, dudağıma çatlağını sundu Unutuldu kemirgen zaman ki düşlerim an ve an
Tırnağımda soluk bir papatya, şiirimde kelime Baş ucumda terli atletim, sokağımda gece fenerim Diş ağrım oldu geceleri tek perdelik sevgilim Diyelim ki bilemedin, hüznün piyanosuna değen eller oldu Ölüm bir nefes ardı nefessizlik oldu
Sokağıma düşen, yabancıların gözüne değen tenim Namık gibi “vatan” Ziya’dan düşen bir hıçkırık oldun Kimi vakit astın eleğini kurumlu ruhuma Huzursuz koğuşlara hasta, demirli odalara nefes Umulmadık vakitlerde koltuğa anı koydun, gecelerden geceye Tenim bana sen bile ölüm sundun doğumumda, sessizce
Üç ilah dirildi sofrada, biri öteden diğeri beriden biri ise sen Şermin oldun çocuk şiirlerinin sevincinde Kar musıkisinde eyyam-ı nevbahar, uzak divanlarda kadim bir can Çöplüğe düştün kelimelerle yırtık pırtık Şaman devranında Gök Tengri oldun ey canan Sen bile bilsen sen bile nefes çaldın an ve an
Sana sözüm yok özgürlük gözleri Sana sözüm yok esirlik çalarken sarhoşluğumdan Sadece bir yudum ömrümü verdin gecelerde Ama sen bile özgürce göremedin zindanlarda Kapattın sözcükleri dudaklarına, iç parçalayan ruhunla
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ölüm, Tenim... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ölüm, Tenim... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Tebrikle
Şiir ola