İKİ YÜZLÜ MELEKLER
sayende sayeban olduk İstanbul şehri
sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk yıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzda ve yaktı perişan eyledi sine-i sad-paremizi saplanıp hançer misali bir hilal sokaklar serseri biz serseri yüksekkaldırım’da bir cezayir şarkısını dile getirdi plaklar cadde-i kebir: bütün ışıklarını yakmış bir gemidir sinemalar nerdeyse boşalacaklar vay anam vay sen ne dersin İstanbul sen garip bir şair olsan söyle ne halt edersin kimin gücü yeterse kahretsin pazarlığı sefalet akıyor gürül gürül sokaklardan yol üstünde bir şehvet çarşısı tıklım tıklım yol üstünde sevda pazarlığı aşk pazarlığı kurtulmadık gitti bu denlü kepaze hayattan hep böyle gecelerin koynunda yaşadık geceler serseri biz serseri karakoldaki aynada safran gibi kirli yüzümüz gözlerimiz hasta gözleri ellerimiz hasta elleri kırılmış kavala dönmüşüz sen söyle serseriler kıralı İstanbul sen söyle iki gözüm hangi merhem çaredir şu bizim yaramıza yel üfürdü su götürdü gençliğimizi elimiz boşa geldi meydanlarda kaldık meydanlar serseri biz serseri sağımız sefalet solumuz ölüm işte geldik gidiyoruz kahrolasın kahrolasın İstanbul şehri |