Sensizlik Eski Bir UrbaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yaşamdaki en elim ağrı özlemdir ve öznesi yaşamaktır. Gönül ırmaklarındaki kulaçlarımız elemli bir travma gibi burkar yüreğimizi ve saklı duran sözcüklerimizin o uçsuz bucaksız gövdesinden hicaz bir türkü yayılır ve aşk kimliksiz bir bakışla gönlümüzde konaklar…
Gövdemin bitap koruluğunda üşümüş kuşlar Toprak kör/sağır sözlerimin isyankâr ilencine Yalnızlığın kemendine tutunuyor âma bir adam Gönlümün hazin boşluğunda vakitsiz kışlar Suyun karanlık gölgesinde derin bir boşluk Anlamsız cümleler ekiyor bir kadın geceme Yargıların seferinde sevdadan sürgün bir adam Yüreğimin hecesinde umarsız bir sarhoşluk Kanla yıkanan ırmakların sürgün yollarındayım Kendi sesimin imlasında örse de bir kadın ağını Dudağımın deminden çözülerek açılır gemiler Suskumun haritasında yolarım anıların sabrını Soysuz sevilerin yoksul yatağında yasak sarılışlar Dilimizin kaygan tülbendinde soylu sevişmeler Yitik mevsimler kovalıyoruz aşkın ırak şehirlerinde Gönlümüzün hüzünlü limanında sevdalı melodiler Adının mahrem surlarında vakit aşk, sensiz üşüyorum Terk edilmiş bir uçurtmayım, yalnızlığıma süzülüyorum Bir yaprak daha düşüyor dalından, hüzne tutunuyorum Sensizlik eski bir urba, giydikçe aşkı sana sökülüyorum Selahattin YETGİN |
Gönlümüzün hüzünlü limanında sevdalı melodiler"
...........
Kırk gün bekledimde sevda limanda, dudaklarımda sensizliğin melodisi ıslık...
Gelmedin!...
Kırkikindeler ıslatırken saçlarımı, ellerimde elllerinin sıcaklığı....
............
Sevdaya her yaşımda biraz daha yaklaştım,
Sevdalıma her yaşında birazda daha ıraklaştım...
Selam ve saygılarımla...
Bilser tarafından 1/26/2012 8:35:30 PM zamanında düzenlenmiştir.