Çobanıl
Ey tarlakuşlarının titreşip durduğu masmavi geniş alan,
Güz geldi mi çiylerle ıslanan kırlar, Ey kül renkli ve iyi niyetli gökyüzü! Bulutlarını yola çıkar Ve kurşuni bir sessizliğe boğ toprağı. Yine de Ve yalnızca İpince Bir olda, uzak bir çavlanın sesiyle gürle. Bir adam soruyor bana: Ata binmeyi unutmadın ya? Bir dağ doruğu gibiydi, karlı Ve çığ salacak, Sonsuz, diri fırtınalarla yüklü Tepelerde, otların üstünde ilk kar Ve sevdiğim şıvgacık fidan, yolun üstünde. Güz yeliyle savrulup duruyor Ve toprağa iyice Yaslanıyor, dökülüyor yaprakları, güzle. Bir adam soruyor bana: Ata binmeyi unutmadın ya? Kim bilebilir, bir tek ağaç bile olmazsa O eski, sonsuz ormanı? Sular Oluklardan teknelere dökülse de. Atlar Yeni bir koşu tuttursa da. Kim dudrurabilir düşleri, ey gece Gözler Açık olsa da? İşte yanıtım: Ey tarlakuşlarının titreşip durduğu masmavi geniş alan |