49
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
2115
Okunma

Ayrılığın acısı ömrü temelden yıkar
Ansızın gelecektin haydi söyle ne zaman
Senden ayrı ölmüşüm, yaşamışım ne çıkar
Ansızın gelecektin, haydi söyle ne zaman
Yokluğun gölgesinde hüzünler yağdı başa
Bin parçaya bölünür derdimi döksem taşa
Hani bir kez çağırsam, gelirdin koşa koşa
Dağları delecektin, haydi söyle ne zaman
Umutların izinde, pembe düşler yürüttüm
Çıkar gelirsin diye hep kendimi avuttum
Gözümde akan yaşla onca mendil kuruttum
Yaşımı silecektin, haydi söyle ne zaman
Hayat pencerem oldun, özü özüne bandım
Yaşamın mihenk taşı sende yaşayan candım
Sarıldım eteğine vefalı bir yar sandım
Bir ömür kalacaktın, haydi söyle ne zaman
Start verildi gardan gider ömrün treni
Acılar doludizgin çalar hüzün sireni
Ruh tenden çıkmayınca, gözler bekler yareni
Gönlüme dolacaktın, haydi söyle ne zaman
Tez vakitten düş yola, köşe bucak kararak
Tüm engelleri yıkıp dağı taşı yararak
Kollarını boynuma sıkı sıkı sararak
Beni yar bilecektin, haydi söyle ne zaman
Bir İrem bahçesiydin bana sahra çöl oldun
Yüzüme öfke kustun ele tatlı dil oldun
Viraneye döndürdün yad ellere gül oldun
Benimle solacaktın, haydi söyle ne zaman
Hasret içimde döndü çatallı bir dikene
Dünyada rastlamadım böyle sevda çekene
Hakkımı helal etmem gönlüme dert ekene
Kadrimi bilecektin, haydi söyle ne zaman
IŞIK sırtında yükün heyben dolu gam keder
Kapıldın bir girdaba bugünün dünden heder
Şikâyetim pirime sitemim sana kader
Yüzüme gülecektin, haydi söyle ne zaman
AZİMET IŞIK ISTANBUL
Şiirime yomuyla can veren siyahgeceme saygımla