Burdayım Sözümde
... Düşüyorum
Karıncanın peşine, minik depremler oluyor Yabanıl ot kokuları, sonra düşler, düşüyorum... Puslu bir görüntü tarih dediğimiz ve kirli Sular buharlaşıyor buluşalım dediğin denizde Burdayım sözümde, yanlışsa da bu istasyon Bir ben yitirmedim galiba belleğimi, bir de Şiir yazanlar, ne kadardılar ve nerdeydiler Hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden Akşamüstleri fesleğenleri suluyorum Bekle demiyorum kimseye, unutma demiyorum Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik İnat ve öfke, kaybediş ve kayboluş oluyoruz Komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın Ayışığı, telgraf direkleri ve fesleğenler Burdayız işte, durgun bir sessizlikteyiz şimdi Unutulan bir şey kaldı mı diye soruyor tiran Kampana çalarken çöldeyiz, o geniş çevrende Mısır’ı soyun diyordu Musa, belleksizdir firavun Babil ve burası iki istasyon, iki uzak nokta Belki bir imgede düzlem olabilen iki grilik Düşler ve tarih inilecek son istasyon Burdayım işte, güzel bir yanlıştayım şimdi Beklemesini bilmiyor acalesi olan ve nedense Çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki O kadar azız ki mutluluk bile bizden çok |