Envanter
Çok az şey saklamışım yaşamımda;
ne bir fotoğraf var ilk aşklardan ne bir mektup, dostlardan beş on tane; şunları yazmış Stockholm’den Demir Özlü 1983’te: "rahmetli Çiğiltepe’nin oğlunu gördüm geçenlerde Helsinki’de, sürüyorum geçmişin izlerini". Hangi izlerin peşinden gittim ben içimde bir mahşer beklentisi? Çok az şey biriktirmişim yaşamımda; hiçbir andaç yok babamdan, verdiği mineli çakmağı unutmuşum bir Amerikan Bar’da; ah umursamaz gençlik! Sımsıkı tutsaydım şimdi avucum ısınır mıydı acaba? Yığınla not var ama masamın gözlerinde: söyle ’Üç Kör’ başlıklısı : -Homeros, Milton, Borges-. İçgörü üzerine bir şiir yazacaktım belki de. İşte bir başkası: ’Yolculuk’ : -Odysseia, Moby Dick, Karanlığın Yüreği- Belli: Çıkış ve Varış ya da Başlangıç ve Son takılmış kafama. Demek ki yetişemiyor insan ne yapsa kendi tasarısına. Kitaplardaki kenar notlarında kalacak benim ardımda bıraktığım iz, anonim bir kimlik olacağım; bir sahaf dükkânında yıllar sonra satılmış kitaplarımı karıştıran okur bilemeyecek satırların altını benim çizdiğimi, geçmişe ve geleceğe karışa karışa. İthaf sayfalarını da yırtmalıyım yavaş yavaş; yığınla düş kırıklığı, yanılış; yüzünü görmediklerim var, yazdıklarını sevmediklerim. Küskün ölenler oldu bana, kimlere küskün öleceğim ben acaba? |